MADDİ TAZMİNAT DAVASI – DESTEK TAZMİNATI İSTEYENLERİN DESTEĞİN KİŞİNİN SAHİP OLDUĞU HAKTAN FAZLASINA SAHİP OLAMAYACAĞI – KUSUR ORANLARI – HAKKANİYET İNDİRİMİ – DAVALI VEKİLİNİN DAVAYA CEVAP VERMEKLE AVUKATLIK ÜCRETİNE HAK KAZANDIĞININ GÖZETİLMESİ GEREĞİ
T.C.
YARGITAY
17.HUKUK DAİRESİ
ESAS: 2008/1758
KARAR: 2008/4199
ÖZET: İşleten aynı zamanda araç sürücüsüdür. Destek tazminatı isteyenlerin destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmeleri hukuken mümkün değildir. Bu durumda, ölenin de kusuru olduğu düşünülerek kusur oranına göre tazminatın belirlenmesi gerekir. Ayrıca davalı vekilinin davaya cevap vermekle avukatlık ücretine hak kazandığının gözetilmesi gerekir.
(818 S. K. m. 44) (2918 S. K. m. 109)
Dava: Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Karar: Davacılar vekili, davalı tarafa zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olan araç ile davacıların desteği olan sürücüsünün kusurlu hareketi sonucu meydana gelen kazada destek olanın öldüğünü açıklayıp, fazlaya dair haklarını saklı tutarak davacı eş Nalan için 3.000. YTL, davacı çocuklar için ise ayrı ayrı 2.000. YTL destekten yoksun kalma tazminatın davalıdan kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, kazada davacıların desteği olan sürücünün tam kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davacıların murisi Ümit’in tam kusurlu olarak 22.01.2005 günü tek taraflı kaza yaparak öldüğünü, davanın ise 09.10.2007 tarihinde açıldığını belirtilip, davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vakili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece, davanın Karayolları Trafik Kanun’unun 109/1. maddesinde düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı ve talebin zamanaşımına uğradığı düşüncesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Aynı kanunun 109/2. maddesinde dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı öngörür ise bu süre maddi tazminat talepleri içinde geçerlidir biçiminde düzenleme yapılmıştır. Kazada sürücü ölmüş, davacı Nalan da hayati tehlike geçirecek derecede yaralanmıştır. Bu halde uygulanması gereken zamanaşımı süresinin ceza kanunlarının belirlediği zamanaşımı hükümleri olması gerekir. Mahkemece bu konu üzerinde durulmalıdır.
Ayrıca, trafik sigortası (Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası) bir motorlu aracın kara yolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin zarara uğramasına neden olması halinde aracı işletenin zarara uğrayan kişilere karşı sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve de yapılması zorunlu sigorta türüdür.
Destek zararı, ölenin mirasçılarının (yakınlarının) zarara neden olanlardan talep ettikleri bir tazminattır. İşletenin (sürücünün) yakınlarının uğradıkları destek zararının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi poliçe genel şartlarında da böyle bir kısıtlamanın olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; işletenin ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Ancak; dikkat edilmesi gereken bir husus da işletenin (sürücünün) kendi kusurundan yararlanmaması gereğidir. Somut olayda işleten aynı zamanda araç sürücüsüdür. Destek tazminatı isteyenlerin destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmeleri hukuken mümkün değildir. Bu durumda, ölenin de kusuru olduğu düşünülerek BK’nun 44/1. maddesi de göz önünde bulundurulmak suretiyle kusur oranına göre tazminatın belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece bu konu üzerinde de durularak sonuca gidilmelidir.
2- Davalı vekili, davaya cevap vermekle avukatlık ücretine hak kazanmış olur. Bu husus göz önünde bulundurulmadan yazılı şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi isabetli değildir.
Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin, 2 numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davcılara ve davalıya geri verilmesine 22.09.08 günü oybirliği ile karar verildi. (¤¤)