KATILMA ALACAĞI-BANKA KREDİSİ İLE ALINAN ARAÇ-HESAPLAMA YÖNTEMİ
T.C
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS:2019/6186
KARAR:2019/11679
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı-birleşen dosyada davacı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı … vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen … plakalı araç nedeniyle 1.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen dava dilekçesinde de, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen … plakalı araç nedeniyle 12.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda, davacının aracın alınmasına katkısını ispatlayamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Tasfiyeye konu malın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK’nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu malın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, malın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu/trafik kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 20.05.2008 tarihinde evlenmiş, 12.09.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1).Tasfiyeye konu … plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 05/05/2010 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, 08.07.2013 tarihinde 3.kişiye satılarak devredilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK mad.179).
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava dilekçeleri ve tüm beyanlar ile trafik kaydı ve kredi evrakları birlikte değerlendirildiğinde, dava, artık değere katılma alacağı isteğine olduğundan Mahkemenin gerekçesi yerinde değildir. Ayrıca, 23.03.2017 tarihli ilamında sadece davalının savunmasında belirttiği krediler yönünden araştırma yapılması için bozma yapılmış, ne var ki bozmaya uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. O halde, Mahkemece, aracın alınmasında kullanılan TEB’den çekilen araç kredisi ile araç kredisinin kapatılmasında kullanılan, boşanma dava tarihine kadar 3 aylık taksiti ödenen toplam 12 ay vadeli 7.500,00 TL bedelli …’tan çekilen kredinin, aracın satın alma bedeli, bunun kredi ile karşılanan miktarı ile araç kredisinin kapatılması için kullanılan …’tan çekilen kredinin kredi borcunun miktarı ve kredi borcunun oranı ayrı ayrı belirlenerek, yukarıda belirtilen Dairemiz ilke ve esasları uyarınca değerlendirme yapılarak, gerektiğinde bu hususta konusunda uzman bilirkişiden gerekçeli ve denetime açık ayrıntılı rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre, iddia ve savunma çerçevesinde katılma alacağı talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, talebin niteliğinde de hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.