TAHLİYE TAAHHÜDÜNDE YAZILI KİRA SÖZLEŞMESİ ŞARTI YOKTUR
T.C.
YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
Esas: 1980/6588
Karar: 1980/7848
Karar Tarihi: 05.11.1980
ÖZET: Hukuki işlemler için kanunun öngördüğü şekil şartlarına uymak zorunlu ise de gerek Borçlar Kanunun ve gerekse 6570 sayılı Kanun, kira sözleşmeleri için şekil şartı öngörmemiştir. Akdin sıhhati kanunda sarahat olmadıkça hiçbir şekle tabi değildir. Kira sözleşmelerinin yazılı olmasının gerektiği hususundaki görüşte isabet yoktur.
(818 S. K. m. 11, 20, 23, 28, 29) (2004 S. K. m. 272) (743 S. K. m. 2)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından temyiz olunması üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 7.8.1980 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Takip, noterlikçe tasdik edilmiş olan 24.1.1980 tarihli tahliye taahhüdüne dayanmaktadır. Borçlu, alacaklının 12.7.1979 tarihinde tahliye taahhüdü aldığını ve taahhüde göre 5.10.1979 tarihinde kiralanan yerin tahliye edilmesinin gerektiğini, buna rağmen bu tahliye taahhüdünün tahliye tehdidi altında verilmesi nedeniyle geçersiz olduğunu beyanla itiraz etmiştir.
Tetkik mercii İİK.’nun 272. maddesi ile bunu izleyen maddelerin uygulanabilmesi için yazılı kira sözleşmesi yapılmış olmasının zorunlu olduğu alınan tahliye taahhüdüne kiralayanın iyi niyetli sayılmayacağı gerekçesine dayanarak alacaklının tahliye isteğinin reddine karar verilmiş ve bu karar alacaklı tarafından temyiz edilmiştir. Hukuki işlemler için kanunun öngördüğü şekil şartlarına uymak zorunlu ise de gerek Borçlar Kanunun ve gerekse 6570 sayılı Kira Kanunu, kira sözleşmeleri için şekil şartı öngörmemiştir. Borçlar Kanunun 11. maddesi (akdin sıhhati kanunda sarahat olmadıkça hiç bir şekle tabi değildir) şeklinde olduğundan kira sözleşmelerinin yazılı olmasının gerektiği hususundaki görüşte isabet yoktur. Diğer taraftan tahliye taahhüdünde bulunanın kiracı olarak kabulü gerekeceği gibi borçlu vekili itiraz dilekçesinde (müvekkilem uzun süreden bu yana tahliyesi istenen yerde kiracı olarak bulunmaktadır) demek suretiyle kiracılık durumunu da açıkça kabul etmiştir. Tahliye taahhütlerinin butlan nedeniyle (B.K. 20) ve Kira Kanunun hükümlerine göre geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği hususunda Yargıtayın ilgili daireleri arasında görüş birliği bulunmaktadır. Buradaki fesat (BK. 23,28,29) ve hakkın kötüye kullanılmaması (M.K.2) nedeniyle geçersiz olduğu yolundaki iddiaların araştırılması ve saptanması ise tetkik merciinin görevi dışında kalmaktadır.
Sonuç: Bu hususlar gözönünde tutularak borçlunun itirazının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken alacaklının iyi niyetle olmadığından bahisle itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan mercii kararının İİK.’nun 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 5.11.1980 gününde, oybirliği ile karar verildi.