EVLİLİK DIŞI DOĞAN BAŞKASINA AİT ÇOCUĞUN NÜFUSA KAYIT İŞLEMİ- EVLATLIK İLİŞKİSİNİN KALDIRILMASI
T.C
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
ESAS: 2010/21149
KARAR:2012/2202
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ :24.06.2010
NUMARASI :Esas no: 2007/31 Karar no:2010/316
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 09.02.2012 günü temyiz eden davacı S. Y.. vekili Av. S. G.. geldi. Karşı taraf davalı M. Y.. ile vekili ve diğer davalı Nüfus Müdürlüğü temsilcisi gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davacı 28.05.1978 tarihinde bekar olarak ölen M. M..’nun evlilik dışı çocuğunu yanına alıp baktığını, sonra onu kendisi doğurmuş gibi nüfusuna tescil ettirdiğini beyanla, gerçek olmayan nüfus kaydının iptalini talep etmiştir.
Mahkeme ise davacının, davalıyı kimsesiz kalması sebebiyle yanına manevi evlatlık şeklinde almasını, beraber yaşamış olmalarını kanunen evlatlık ilişkisi kurulmuş olarak yorumlayarak, evlatlık ilişkisinin iptaline karar verilmesi talebi varmış gibi hüküm kurmuştur.
Davalının nüfusa tescil edildiği tarih olan 18.12.1981’de yürürlükte bulunan 743 sayılı Medeni Kanun uyarınca, hukuken geçerli bir evlatlık ilişkisi için mahkemece evlat edinmeye dair izin verilmiş olması ve noterce evlat edinme sözleşmesinin yapılmış olması gereklidir. Bu şartların varlığı halinde evlatlık ilişkisinin nüfusa tescil edilmemiş olması herhangi bir sakınca doğurmayacağı gibi, bahsedilen şartların yokluğunda evlatlık ilişkisinin nüfusa geçirilmesi de hukuki bir sonuç doğurmayacak, yok sayılan bir işlemle yanlış nüfus kaydı oluşmuş sayılacaktır.
Olayımızda ise evlatlık ilişkisinin aradığı kanuni koşullar bulunmadığı, davacının kimsesiz kalan davalıyı küçüklüğünde acıma duygusuyla yanına alıp kendisinin evlilik dışı ilişkisinden doğma çocuğu gibi gerçeğe aykırı bir beyanla tescil ettirmesi nedeniyle hukuka aykırı şekilde oluşan kaydın iptali istenmiştir.
Bu haliyle mahkemece davanın nüfusta yanlış beyanla oluşan anne adına dair kaydın iptali olarak kabul edilmesi, davalının gerçek annesi olarak bildirilen M. M..’nun mirasçılarının da davaya katılmalarının sağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken, hukuki yanılgı sonucu davanın evlatlık ilişkisinin iptali (kaldırılması) olarak kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
2-Kabule göre de; evlatlık ilişkisinin iptali (kaldırılması) davasının Türk Medeni Kanununun ikinci kitabında yer alan davalardan olması sebebiyle Aile Mahkemesince görülmesi gerekirken Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek davanın esası hakkında karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırılık oluşturur.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. bentte açıklanan sebeple BOZULMASINA, duruşma için taktir olunan 900 TL. vekalet ücretinin Melek’ten alınıp Selma’ya verilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.09.02.2012 (Prş.)