Evlilik birliğinin sona erdirilmesi aşaması olarak kabul edilen boşanma tarafların bu süreçten sonraki hayatı açısından bir dönüm noktası oluşturur. Evlilik birliği temelinden sarsılmış, ve müşterek hayatın yeniden tesisi mümkün olmadığı gibi evliliğin devam etmesinde tarafların ortak bir menfaati de kalmamış ise Boşanma kaçınılmazdır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda boşanma oldukça önemli bir yere sahiptir. Nitekim boşanma davası sürecinde mağduriyet yaşamanız yani hukuki desteğinizin olmaması boşanma sonrasındaki hayatınızda kötü bir dönem başlangıcı olacaktır. Bu yüzdendir ki, Aile hukukunu ilgilendiren boşanma davalarında hassas yaklaşımlarla çözüm üretilmesi gerekmektedir.Boşanma sürecinin doğru yönetilmesi ve sonuçlandırılması için boşanma konusunda uzmanlaşmış avukatların yardımı ile davaların takip edilmesi, yasal hakların temini için hayati öneme sahiptir.

Boşanma Hukuku kapsamında Özel Boşanma nedenlerine dayalı davalar ile Çekişmeli (Şiddetli geçimsizlik) Boşanma davaları, Anlaşmalı Boşanma, Babalık davası, Nafaka ve Nafakanın artırılması talepleri, Boşanmaya bağlı Maddi ve Manevi Tazminat davaları ile Boşnma sonucunda Mal Rejiminin Tasfiyesi davaları etkin ve profesyonel hukuki yardıma en çok ihtiyaç duyulan dava türleridir.

Çekişmeli Boşanma davası, hem boşanma kararı verilmesinin hem de tazminat ve nafaka gibi mali taleplerin tarafların kusur durumuna göre belirlendiği bir dava türü olup bu nedenle özel hukuk alanında özellikle aile hukuku davaları konusunda uzmanlaşmış avukatların yardımı ile davaların takip edilmesi hakların temini açısından önemlidir.

Selim Hartavi I Avukatlık Bürosu; Şanlıurfa’da Aile Hukuku alanında özellikle Boşanma ve Mal Rejiminin Tasfiyesine ilişkin davalarda hem hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti sunmaktadır.

Boşanma Nedir?

Boşanma en kısa tanımıyla hukuken geçerli bir evliliğin bir hakim kararı ile sona erdirilmesi demektir.

Boşanma aşamasında olan çiftlerin ilk aklına gelen sorulardan biri de bu hassas süreçte ne yapmaları gerektiğidir.

Boşanma konusunda tarafların hakları ve sorumlulukları konusunda kulaktan duyma pek çok yanlış bilgiler verilmektedir. Boşanma davalarında özellikle tarafların evlilik birliği içerisinde yaşadığı sorunlar ve olaylar karşısında hak ve yükümlülükleri değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle başka bir şahsın boşanma davasında elde ettiği olumlu/olumsuz sonuçlar dava açacak olan kişide bir önryagı halini almaktadır. Bu konuda başka şahıslar tarafından verilen tavsiyeler yerine mümkün olduğu profesyonel ve tecrübeli bir avukatla olayları en detaylı şekilde yüzyüze görüşmek ve hukuki destek almak ve bunun sonucunda görüşmeye göre avukat tercih etmektir.

Boşanma hukuki bir süreç olduğu kadar psikolojik ve sosyal bir süreçtir. İyi bir boşanma avukatı, içinde bulunduğunuz hukuki süreci değerlendirirken karşılaşacağınız psikolojik ve sosyal zorlukları da göz önünde bulundurabilmelidir. Boşanma davaları diğer davalardan farklıdır. Kişilerin özel hayatını doğrudan etkileyen özel davalardır. Her özel davada farklı hukuk kurallarının uygulanması ve farklı hukuk hükümleri ile farklı menfaatlerin korunması gerekli ve vazgeçilmezdir.

İlgili yasaları bilmek, en son yasal içtihatları takip etmek ve boşanma işlemlerini doğru bir şekilde yürütmek boşanma ve aile hukuku davalarında avukatın sahip olması gereken niteliklerdir. Ayrıca boşanma ve aile hukuku alanında uzun yıllara dayanan deneyim, şüphesiz bu sürecin yönetilmesinde fayda ve kolaylıklar sağlayacaktır.

Şanlıurfa Boşanma Avukatı Nasıl? Bulunur

Ülkemizde avukatlık mesleği bakımından reklam yasağı bulunması nedeniyle “uzman boşanma avukatı” yada “en iyi boşanma avukatı” şeklindeki tanımlamalara ilişkin herhangi bir istatistiksel veri tutulmamaktadır. Avukatlık mesleği bakımından resmi bir uzmanlık sıfatı bulunmadığı gibi “uzman boşanma avukatı”,”en iyi boşanma avukatı” ya da “uzman aile avukatı”, “en iyi aile avukatı” şeklinde tanımlamalar yapılmakta ise de bu tanımlamalar gayri resmi tanımlamalar olup bu tanımlamalara itibar edilmemelidir. Ancak mesleki uygulamalar sonucunda belirli bir alana yoğunlaşarak elde edilen bilgi, birikim ve deneyimler sonucunda, nitelikli boşanma avukatı sayısının da gittikçe arttığı görülmektedir.

Bu bağlamda vatandaşlar tarafından internet üzerinden arama motorlarına “Şanlıurfa boşanma avukatı” veya “Şanlıurfa aile avukatı” şeklinde yapılan aramalar yapılarak avukatlarla iletişim kurdukları gözlemlenmektedir.

Boşanma avukatlarının yazılı olduğu herhangi bir boşanma avukatları listesi veya kaydı yoktur. Türkiye’ki avukatlar mesleki faaliyetleri sırasında reklam yapamazlar. Bu nedenle bir avukatın kendisi ile ilgili reklamlar vermesi veya “en iyi boşanma avukatı”, “uzman boşanma avukatı” gibi sıfatlar kullanması meslek etik kurallarına aykırıdır. Sıkı reklam yasağı kuralları nedeniyle Türkiye’de uzman bir avukatın nasıl bulunacağına dair herhangi bir yöntem yoktur. Boşanma davası veya benzeri bir hukuki sorunu olan insanlar daha çok kendi çevrelerinden soruşturarak avukat bulmaktadır.

Şanlıurfa Tecrübeli yada Şanlıurfa İyi Boşanma Avukatı

Türk hukuk sisteminde avukat, müvekkillerinin hak ve menfaatlerini başta anayasaya, kanunlara ve özellikle Avukatlık Kanunun’da da belirtilen SIR SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNE uygun olarak meslek ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun bir biçimde yürüten meslek sahibidir.

Ülkemizde son dönemlerde özellikle internette en iyi boşanma Avukatı, yada tecrübeli boşanma avukatı başlığı ile yoğun şekilde arama yapılmakta ve bu durum sonucunda insanlar avukat seçiminde hatalı tercihlerle olumsuz durumlarla karşı karşıya kalmaktadır.

Bu nedenle vatandaşlar açısından hak kayıplarının, avukatlar açısından haksız rekabetin önlenmesi bakımından iyi avukat yada tecrübeli avukat seçiminde bazı kriterleri açıklamakta yarar görüyoruz.

Evveliyetle, kendisini en iyi boşanma avukatı, yada tecrübeli boşanma avukatı olarak tanımlayan bir kısım avukatların davanın taraflarına kesin sonuç garantisi vererek işi üstlendiği, kesin sonuç garantisi verilen gerçek dışı taahhütlerle meslek kurallarına ve görevin gereklerine aykırı davranarak hak sahibi açısından telafisi mümkün olmayan hak kayıplarının ortaya çıktığı yadsınamaz bir gerçektir.

Yine bir kısım avukatların kendisini belirli bir alanda uzman olarak tanıtması yada kıdem süresini “şu kadar yıldır avukatlık yapıyorum” şeklinde beyanlarla güven vermeye yönelik söylemlerde bulunması tecrübeli yada iyi bir avukat olduğuna dair yeterli emareler değildir.

Avukatlık mesleği bakımından boşanma davaları için resmi bir sıfat olarak uzman avukat yada uzman boşanma avukatı diye bir ünvan bulunmamaktadır. Elbette ki her işte tecrübe çok önemlidir, tecrübeli avukat bakımından Avukatın, benzer davaları daha önce başarıyla yönetmiş olması, sürecin en iyi şekilde yürütülmesine olumlu katkı sağlayacaktır. Avukatın kıdemli olması veya uzun süre avukatlık yapmış olması tecrübe olarak kabul edilse bile “Her yaşlı tecrübeli değildir.” sözünden hareketle avukatın kıdemli veya yaşlı olması onun tecrübeli veya iyi avukat olduğuna dair yeterli bir emare değildir. Ancak her avukat ilgi alanına göre farklı alanlarda çalıştığından bu alanlarda elde edeceği deneyim, bilgi, birikim ve tecrübesiyle uzmanlaşabilir.

Tecrübeli yada iyi bir avukat iş sahibinin haklarını en etkili şekilde savunabilmek için muhakeme ve analitik düşünme yeteneğine sahip olmalı bunun yanında satranç oyuncusu gibi her davaya özgü savunma stratejisi geliştirebilmeli, özgün ve yaratıcı olmalıdır.

Tecrübeli yada iyi bir avukat  hukuki analiz ve kişiye özel savunma stratejileri geliştirir, gerçek dışı taahhütlerden uzak durarak iş sahibiyle olan iletişiminde açık ve şeffaf davranır, süreç hakkında olumlu/olumsuz her türlü bilgiyi iş sahibine aktarır.

Bundan başka iyi yada tecrübeli avukat donanımsal olarak hukuk sistemi içerisinde yer alan Anayasa, Kanunlara Yönetmelikler, Tüzükler ile Güncel Yüksek Yargı kararlarına (Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay) ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına hakim olmalıdır.

Tecrübeli ve iyi bir avukat meslek hayatı boyunca elde etmiş olduğu her türlü bilgi birikimini temsil ettiği kişi yararına, hak ve menfaatlerine uygun olacak şekilde sunmalı, üstlendiği işin sonucuyla ilgili hiç bir surette işin başarıyla sonuçlanacağına ilişkin garanti vermemelidir. yaptığı ve yapması gerektiği işi özenle ifa etmekle yükümlü olup ancak her işin sonucunu başarıyla tamamlama yükümlülüğü altına girmekten kaçınmalıdır.

Belirtilen tüm bu özelliklerin göz önünde bulundurulması halinde, seçeceğiniz avukatın hukuki süreçteki tecrübesi ve yaklaşımı, davalarınızın sonuçları üzerinde belirleyici bir rol oynayacaktır.

Şanlıurfa Boşanma Avukatı’nın Görevleri

Boşanma avukatı; Evlilik birliğinin hukuken ve fiilen sona erdirilmesi aşaması olarak kabul edilen boşanma davalarını kapsayan davalara bakan avukattır.

Boşanma avukatı,eşler arasındaki uyuşmazlığın aile hukukun temel ilkelerine uygun bir şekilde çözülmesini sağlamak, Boşanma ve boşanma süreci içerisinde yer alan nafaka, velayet, mal paylaşımı gibi işlemleri hukuki yollarla çözmeye çalışmak,davasını üstlendiği tarafın boşanma davası sürecinde tüm hak ve menfaatlerini korumaya yönelik iddia ve savunmaları delilleriyle birlikte yasal süreleri içerisinde sunmaktan ibarettir.

Şanlıurfa Boşanma Avukatı Hangi Davalara Bakar?

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda yer verilen genellikle aşağıda örnek verilen davalara bakmaktadır;

  • ANLAŞMALI BOŞANMA
  • ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİNE DAYALI BOŞANMA  (EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI)
  • ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA
  • TERK NEDENİYLE BOŞANMA
  • AKIL HASTALIĞI NEDENİYLE BOŞANMA
  • SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRDÜRMEYE DAYALI BOŞANMA
  • HAYATA KAST, PEK FENA MUAMELE BOŞANMA
  • NAFAKA TALEPLERİ (TEDBİR NAFAKASI, YOKSULLUK NAFAKASI, İŞTİRAK NAFAKASI, EĞİTİM NAFAKASI)
  • BOŞANMA NEDENİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
  • KİŞİSEL EŞYALARIN İADESİ
  • ZİYNET EŞYALARIN İADESİ
  • AİLE KONUTU ŞERHİ
  • MAL REJİMİN KAYNAKLI ALACAK DAVASI 
  • KADININ KOCASININ SOYADINI KULLANMA TALEBİ
  • ÇOCUK İLE KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI (VELAYET DAVASI)

Şanlıurfa Boşanma Avukatı Ücretleri

Şanlıurfa boşanma avukatı seçiminde ücretin kıstası nedir?  Şanlıurfa boşanma avukatı ücretleri neden? farklılık göstermektedir.  gibi soruları bu alanda cevaplamakta yarar görüyoruz.

Türkiye’de ücretsiz avukatlık yapmak yasaktır. Bu nedenle her yıl Türkiye’deki tüm avukatların uygulaması gereken en az avukatlık ücreti Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı’nca belirlenerek Resmi Gazete’de yayımlanır.

Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı tarafından her yıl güncellenerek Resmi Gazete yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde en asgari (alt limit) belirtilmiştir. Boşanma davasının takibini üstlenen  Avukat dosyaya harcanacak emek ve zamana göre ücretini serbestçe belirler. Özellikle davanın anlaşmalı boşanma mı? yoksa çekişmeli boşanma mı? olduğuna göre ücret konusunda değişiklik göstermekte bunun yanında avukatlık ücretinin belirlenmesinde her avukatın bilgisi, birikimi, tecrübesi, savunmaya yönelik dosyaya sarf edeceği emek ve sonuç bakımından ücretler farklılık gösterebilmektedir.

Türkiye Barolar Birliği 2024 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine Göre boşanma davalarında avukatlık ücreti en az 17.900 TL olarak belirlenmiş olup, %10 Katma Değer Vergisi (KDV) uygulanınca toplam tutar 19.690 TL olur. Boşanma avukatı ücreti her dava dosyasına özel olarak ve ayrıca belirlenir.

Boşanma davalarında avukatlık ücreti vergiler dahil en az 19.690,00 TL‘dir. İşte bu rakamdan az olmamak üzere avukatlar bir de bağlı oldukları yerel baroların kendine has tarifesinden yararlanarak ücret belirlerler. Örneğin İstanbul Barosu‘na göre boşanma avukatı ücretinin anlaşmalı boşanma davaları için 52.500 TLçekişmeli boşanma davaları için 78.000 TL tutarında olması tavsiye edilmiştir.Bu rakamlar 2024 yılı için geçerlidir. Boşanma avukatı ücreti 2024 yılı için belirlenmiştir.

Boşanma Davası Açma Süresi nedir?

Boşanma davası açmadan önce hangi sebebe dayanılacağı önem taşır. Boşanma sebeblerine göre değişiklik gösteren süreleri şu şekildedir: 4721 Sayılı TMK Md. 161 kapsamında “zina” sebebiyle boşanma davası için dava süresi 6 ay ve her halükarda 5 yıldır. 4721 Sayılı TMK Md. 162 kapsamında “Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış” sebebiyle boşanma davası için dava süresi 6 ay ve her halükarda 5 yıldır. 4721 Sayılı TMK Md. 163 kapsamında “Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme” sebebiyle boşanma davası için dava süresi yoktur. Bu sebebe dayanarak her zaman dava açılabilir. 4721 Sayılı TMK md. 164 kapsamında “Terk” sebebiyle boşanma davası için dava süresi en az 6 aydır. 4721 Sayılı TMK Md. 165 kapsamında “Akıl hastalığı” sebebiyle boşanma davası için dava süresi yoktur. Bu sebebe dayanarak her zaman dava açılabilir. 4721 Sayılı TMK Md. 166 kapsamında “Evlilik birliğinin sarsılması” sebebiyle boşanma davası için dava süresi yoktur. Bu sebebe dayanarak her zaman dava açılabilir.

Boşanma Davasını İlk Kim? Açmalıdır

Her ne kadar halk arasında boşanma davasını açan davacının daha avantajlı veya haklı olduğu düşünülse de hukuk sistemi içerisinde bunun bir önemi bulunmamaktadır. Keza aleyhine boşanma davası açılan kişinin karşı boşanma davası açma hakkı da bulunmaktadır. Burada önemli olan karşı dava açmak için kanunda belirlenen sürelerin kaçırılmaması gerektiğidir. Önemle belirtelim ki; Boşanma davalarında önemli olan davayı kimin açtığı değil, tarafların hangisinin kusurlu olduğu ya da kusurunun derecesidir.

Boşanma Davasını Hangi? Taraf Açmalıdır

Esasen boşanma davasında kusursuz ya da az kusurlu eşin dava açması gerekmektedir. Çünkü ancak bu şekilde bir boşanma kararı verilebilecektir. Amacınız boşanma ise boşanma davasını siz açmalısınız!

Boşanmada Kusur Sayılan Haller Nelerdir?

Boşanmada kusur sayılan haller kanunda tahdidi olarak belirtilmiş olup, kusur sebepleri bunlarla sınırlı değildir. Genel olarak boşanmada kusur kabul edilen haller; Eşlerden birinin zina yapması, Eşlerden birinin diğerinin hayatına kast etmesi, pek kötü muamelede bulunması, ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunması, Eşlerden birinin bir suç işlemesi veya haysiyetsiz hayat sürmesi, Eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla ortak konutu terk etmesi, Eşlerden birinin akıl hastası olması, Eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması, Eşlerden birinin diğer eşe karşı fiziksel, ekonomik, psikolojik, sosyal veya cinsel şiddet uygulaması, Eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınması Kanunda belirtilen kusur sebepleri hem kadın hem de erkek eş için geçerlidir. Boşanma davalarında kadına yükletilen kusur halleri evlilik birliğinden doğan yükümlülüklere aykırılık, sadakat yükümlülüğüne aykırılık, psikolojik şiddet; erkeğe yükletilen kusur halleri ise psikolojik, ekonomik, cinsel, fiziksel şiddet, sadakat yükümlülüğüne aykırılık şeklindedir. Yukarıda en çok karşılaşılan boşanma sebeplerine ve kusur sayılan hallere yer verilmiş olup boşanma sebepleri ve kusur halleri sayılanlarla sınırlı değildir

Tek Celsede Boşanma Mümkün müdür?

Kanun’da özel boşanma nedenleri olarak sayılan  Zina, Hayata kast, Haysiyetsiz Yaşam Sürme,Terk vs gibi özel nedenlerin olduğu durumlarda tek celsede boşanmak zordur. Zira bu özel nedenlerin taraflarca ispat edilmesi, tanıkların dinlenmesi, kusurun ortaya konması zaman alabilir. Tarafların boşanma, velayet, nafaka maddi ve manevi tazminat, mal rejimi, ziynet alacağı, çeyiz eşyaları alacağı, altınlar, takılar, kişisel eşyalar ve diğer tüm hususlarda anlaşması halinde TEK CELSEDE BOŞANMA MÜMKÜNDÜR.

Burada karşımıza çıkan Anlaşmalı Boşanma Protokolü önem arz etmekte ve bu protokol sayesinde tek celse de boşanma gerçekleşmektedir.

Kadın Boşanma Davası Açarsa Hakları Nelerdir?

Boşanma davasında kadının yasal hakları, çocuğun tedbiren velayetini talep etme hakkı, kadın için tedbir, iştirak, yoksulluk, çocuk için tedbir nafakası, maddi- manevi tazminat, çeyiz eşyası,ziynet eşyası alacakları, mal rejiminden doğan alacak, aile konutu şerhi isteme şeklindedir. Burada karşımıza çıkan Anlaşmalı Boşanma Protokolü önem arz etmekte ve bu protokol sayesinde tek celse de boşanma gerçekleşmektedir.

Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Her dava süreci mahkemenin yoğunluğuna, delillerin toplanması veya tebligat sürecine bağlı değişkenlik göstermektedir. Anlaşmalı boşanma davaları ortalama 1 hafta ile 1 ay kadar sürmektedir. Çekişmeli boşanma davaları ise 1-1.5 sene arası sürer. Şanlıurfa I Avukat Selim Hartavi bürosu olarak, sunduğumuz hizmetler ile sizleri en kısa sürede mahkeme sonucuna taşıyoruz.

Boşanma Davalarında Mahkeme Masrafları Nelerdir?, Ne Kadar Tutar?

Dava açarken kesinlikle harcı yatırmanız gerekir. Başvuru ve peşin harç ile birlikte mahkemenin gider avanslarının da yatırması zorunludur. Belirtilen harç ve giderler harçlar kanunu ve gider avansı yönetmeliği gereği belirlenmekte ve yıllara göre rakamlar değişiklik göstermektedir.

Boşanmada Evden (Müşterek Konuttan) Kim Gider?

Taraflar bir kişinin boşanma sürecinde evde kalması için anlaşmaya varma hakkına sahiptirler. Anlaşmaya varılıp, boşanma sürecinde evde kalan olarak belirlenecek kişi mahkemeye iletilirse, bilgisi iletilen kişi müşterek konutta kalır. Tarafların anlaşmaması halinde mahkemeden talepte bulunarak hangi tarafın müşterek konutta kalacağı hususunun mahkeme tarafından belirlenmesini isteyebilirler.

Eşim Boşanmak İstemezse Boşanabilirmiyim?

Evlilik birliğinin sonlandırılması için kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın boşanma talebinde bulunması gerekmektedir. Diğer eşin buna rıza gösterip göstermemesi önem taşımaz.  İki tarafın rızasına dayalı boşanma Anlaşmalı Boşanma olarak tanımlanmıştır Eşlerden birisinin anlaşmalı boşanmadan vazgeçmesi halinde dava çekişmeli boşanmaya dönecektir. Bu durumda Boşanma davası çekişmeli olarak devam edecektir.

Eşim Boşanma Davası Açtı, Ben Boşanmak İstemiyorum

Öncelikle boşanmayı talep eden tarafın dava aşamasında ileri süreceği sebepler önem taşımaktadır. Mahkemece evlilik birliğinin devamında tarafların ortak menfaati kalmadığına kanaat getirilmesi halinde bu durumda boşanmaya karar verilebilir. Bir başka ifadeyle haklı boşanma sebepleri bulunuyorsa, aile içi şiddet, zina, haysiyetsiz yaşam sürdürme vs gibi sebepler mevcut ise boşanma gerçekleşecektir. Ancak mahkemece evlilik birliğinin devamında ilişkinin yürütülebileceğine dair bir kanı oluşursa hakim evliliğin sürmesinde taraflar açısından bir sakınca görmüyorsa, bu durumda boşanma davası reddedilebilir.

Boşanma Davasında Kadının Yasal Hakları Nelerdir?

  • Kadının Tedbir Nafakası Hakkı
  • Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı
  • Kadının Yoksulluk Nafakası Hakkı
  • Çocuk İçin İştirak Nafakası Hakkı
  • Kadının Maddi Tazminat Hakkı
  • Kadının Manevi Tazminat Hakkı
  • Ziynet Eşyası Alacağı Hakkı
  • Kadının Mehir Hakkı
  • Mal Rejiminden Doğan Haklar
  • Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı
  • Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı
  • Kadının Velayet Hakkı
  • Ortak Konutun Eşlerden Birine Tahsisi
  • Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı
  • Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı
  • Boşanan Kadının Soy Adı
  • 6284 Sayılı Kanundan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Hakkı

Boşanma Davasında Kadının Tedbir Nafakası Hakkı

Boşanma davasında kadınların haklarından en önemlisi de kadının tedbir nafakası hakkıdır.

Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası açıldığında; hakimin, davanın süresince gerekli olan; özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin aldığı geçici önlemlerden biridir.

Boşanma davası açılması durumunda kadın; barınmasına, geçinmesine ve çocukların bakımı ve korunmasına ilişkin olarak boşanmak istediği eşinden mahkeme aracılığıyla tedbir nafakası talep edebilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus kadının bu nafakaya ihtiyacının olmasıdır.

Kadın, tedbir nafakası talep etmek için dilekçe ile birlikte miktar belirterek bu talebini öne sürmelidir.

Boşanma Davasında Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı

Eşlerin müşterek çocukları olması durumunda, boşanma davası sürecinde velayet tedbiren kendisine verilmiş olan taraf, karşı taraftan çocuk için tedbir nafakası isteme hakkına sahiptir.

Çocuk için tedbir nafakası hakkı, velayet dava sürecinde kendisine verilmemiş olan tarafın; çocuğun bakımı, barınması ve ihtiyaçları için ödemek zorunda olduğu nafaka türüdür.

Hakim, velayeti tedbiren verdiği kişiyi belirlerken aynı zamanda velayet kendisine verilmeyen tarafı, çocuk için tedbir nafakası ödemeye hükmeder. Bunun için talepte bulunmaya gerek yoktur. Ancak yine de velayet tedbiren kendisine bırakılmış olan kadın, nafaka miktarını belirterek çocuk için tedbir nafakası talep edebilme hakkına sahiptir.

Boşanma Davasında Kadının Yoksulluk Nafakası Hakkı

Boşanma davasında kadınların haklarından biri de kadının yoksulluk nafakası hakkıdır.

Yoksulluk nafakası; boşanma ile beraber yoksulluğa düşecek olan eşe diğer eş tarafından ödenecek nafakadır. Kadın, yoksulluk nafakası talep etmek için dilekçesinde mutlaka bu talebini miktar belirterek öne sürmelidir.

Boşanma Davasında Çocuk İçin İştirak Nafakası Hakkı

İştirak nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra çocuk ergin oluncaya kadar çocuğa ödenen nafaka türüdür.

İştirak nafakasının yükümlüsü velayet kendisine verilmeyen taraftır. Kadın, çocuk için iştirak nafakası talep etmek için dilekçesinde; velayet talebi ile birlikte iştirak nafakası talebini ve miktarını belirtmelidir.

Boşanma Davasında Kadının Maddi Tazminat Hakkı

Boşanma davasında erkek kusurlu ise ya da kadın erkekten daha az kusurlu ise; kadın erkekten uygun bir maddi tazminat isteme hakkına sahiptir.

Kadın, mahkemeye sunacağı dilekçede istediği maddi tazminat miktarını açıkça belirtmelidir.

Boşanma Davasında Kadının Manevi Tazminat Hakkı

Boşanmaya karar veren kadının genellikle kişilik hakları saldırıya uğramıştır. Buna bağlı olarak kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın, kusurlu eşinden manevi tazminat isteme hakkına sahiptir. Ancak manevi tazminat isteyen kadın, kusursuz ya da eşinden daha az kusurlu olmak zorundadır. Yani manevi tazminat istenen eş daha kusurlu olmalıdır.

Kadın, mahkemeye sunacağı dilekçede istediği manevi tazminat miktarını açıkça belirtmelidir.

Boşanma Davasında Ziynet Eşyası Alacağı Hakkı

Boşanma davasında kadınların haklarından en önemlisi ziynet eşyası alacağı hakkıdır. Ziynet eşyası alacağını boşanma davası ile beraber aynı dava içerisinde ya da ayrı bir dava açarak istemek mümkündür. Ancak ziynet alacağı, boşanma davasıyla aynı dava içinde isteneceği zaman boşanma davası harcından ayrı olarak; talep edilen ziynet eşyası bedelinin nisbi harcı mahkemeye ödenmelidir.

Ziynet eşyalarının düğünde kendisine takıldığını ve sonrasında iradesi dışında kendisinden alındığını ispatlayan kadın, ziynet eşyalarının kendisine aynen iadesini ya da iadesi mümkün olmadığı takdirde ziynet eşyalarının bedelini talep etme hakkına sahiptir.

Boşanma Davasında Kadının Mehir Hakkı

İslam hukukuna göre; evlenme sırasında olası bir boşanma durumu için erkeğin kadına vermeyi taahhüt ettiği para, altın yahut başka bir mala mehir denmektedir.

Müvekkillerin en çok sorduğu sorulardan bir tanesi de mehirin boşanma davasında talep edilip edilemeyeceğidir. Mehir alacağının geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve taraflarca imzalanmış olması şarttır.

Mehir alacağı bu şartları taşıdığı takdirde kadın, ayrı bir alacak davası açarak mehir hakkını talep edebilir.

Boşanma Sürecinde Mal Rejiminden Doğan Haklar

Tarafların evlilik birliği süresince edindiği menkul ve gayrimenkul mallar mal rejiminden doğan haklara tabidir. Ancak mal rejiminden doğan haklar boşanma davası ile beraber istenemez. Mal rejiminden doğan alacak haklarının talebi için ayrı bir dava açılmalıdır. Bu davanın görülmesi ve malların tasfiyesi için boşanma kararının kesinleşmesi gerekir. Bu davalar hukuki bilgi ve teknik takip gerektiren davalardır. Bu sebeple boşanma davalarında tecrübeli bir avukat ile takip edilmesinde fayda vardır.

Boşanma Davasında Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı

Boşanma davası devam ederken hakim, uzman görüşü alarak dava sürecinde velayeti tedbiren eşlerden birine bırakmaktadır. Kadın, boşanma davası devam ederken çocuğun tedbiren velayetini talep etme hakkına sahiptir. Bunun için dilekçede çocuğun tedbiren velayetinin talep edilmesi gerekmektedir.

Boşanma Sürecinde Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı

Türk Medeni Kanunu’na göre ana veya babadan her biri velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir. Bu durumda boşanma davasında geçici velayet kendisine bırakılmayan ya da boşanma davası neticesinde velayet kendisine bırakılmayan kadın, mahkemeden çocuk ile kişisel ilişki kurmayı isteme hakkına sahiptir.

Boşanma Davasında Kadının Velayet Hakkı

Kadınlar boşanma davası açmadan önce en çok çocukları için kaygılanırlar. Annelik içgüdüsü ile çocukların velayetinin kendilerine verilmesini isterler. Bu hususta da tarafımıza velayet hakkında oldukça fazla soru gelmektedir.

Genellikle mahkemelerin, çocuğu anneye verdiği görüşü yaygın olsa da; çocuğun velayet hakkı bir çok farklı kritere göre belirlenmektedir. Örneğin; çocuğun eğitimi, sağlığı ya da kimin yanında kalmak istediği; hakimin göz önünde bulundurduğu kriterlerdendir.

Kadınlar genellikle eşlerinin ekonomik durumlarının iyi olduğundan ve bu sebeple çocuklarının babaya verileceğinden korkarlar. Buna ilişkin olarak söylememiz gereken şey, kadınların bu konuda endişe etmemesi gerektiğidir. Çünkü velayet; ekonomik duruma göre değil, çocuğun yararı esas alınarak belirlenmektedir. Kadınlar bu konuda endişe etmemeli ve velayet konusunda bir avukat görüşü almalıdır. Çünkü boşanma davasında kadınların haklarından olan velayet hakkı baba için de önemlidir. Bu sebeple sürecin avukatla takibi önem arz etmektedir.

Boşanma Sürecinde Ortak Konutun Eşlerden Birine Tahsisi

Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesinde “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemler alır.” şeklinde bir hüküm yer almaktadır. Bu bahsedilen geçici önlemlerden biri de “ortak konutun eşlerden birine tahsisi” dir.

Hakim, müşterek konutun taraflardan birine tahsisi yani taraflardan kimin evde kalacağı kararını verirken hakkaniyete göre karar vermek durumundadır. Hakim bu kararı genellikle kendiliğinden vermez. Bu sebeple dilekçede ayrıntılı olarak gerekçe göstererek bu isteğin mahkemeden talep edilmesi gerekir.

Hakim ortak konutun eşlerden birine tahsisi kararını verirken bazı kriterleri göz önünde bulundurur. Bu kriterler;

  • Tarafların ekonomik durumu
  • Tarafların sosyal durumu
  • Ortak çocuğun menfaati
  • Boşanmaya yol açan sebepler

olarak sıralamak mümkündür.

Boşanma Sürecinde Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı

Evlilik birliği devam ettiği müddetçe tarafların ortak yaşadığı eve aile konutu adı verilir. Aile konutu şerhi ise taraflardan birinin diğer tarafın iznine ihtiyaç duymaksızın tapuya giderek konut üzerinde devir, satış, kiralama gibi işlemlere engel olmak maksadıyla şerh koydurması işlemidir. Aile konutu şerhi konulmasını isteme hakkını kullanmak için taraflardan birinin tapuya giderek bazı belgeler sunması ve talepte bulunması gerekir. Bu belgeler şu şekilde sıralanabilir;

  • Evlilik cüzdanı
  • Nüfus kayıt örneği
  • Aile konutu şerhi dilekçesi
  • Başvuran tarafın nüfus cüzdanı
  • Bahse konu meskenin aile konutu olduğunu belgeler nitelikte muhtarlıktan alınacak belge

Bu belgeler ile boşanma davasında kadınların haklarından biri olan aile konutu şerhi konulmasını isteme hakkını kullanarak kadın, eşinin rızası olmaksızın tapuya giderek eşinin ev üzerindeki tasarruf haklarını kısıtlayarak kendi haklarını koruyabilir.

Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı

Tarafların evlenirken ortak konuta getirdikleri çeyizleri ya da eşyaları talep etme hakkı vardır. Bu sebeple kadının kendisine ait maliki olduğu eşyaları isteme hakkı vardır. Bu eşyalar, uygulamada eşya davası olarak ayrı bir dava ile istenmektedir.

Boşanan Kadının Soy Adı

Boşanan kadın kural olarak evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Ancak boşanan kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati varsa; bu soyadını kullanmasının kocasına bir zarar vermeyeceğini kanıtladığı takdirde, aile mahkemesi tarafından kocasının soyadını taşımasına izin verilebilir.

6284 Sayılı Kanundan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Hakkı

6284 sayılı kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların yahut aile bireylerinin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesini amaçlamaktadır. Bu kanunla birlikte boşanma davasında kadına yahut çocuğa karşı bir şiddet eylemi olması nedeniyle (fiziksel şiddet, hakaret, tehdit, rahatsız etme, takip.. v.b) kadın, mahkemeden 6284 sayılı kanun ile koruyucu tedbirlerin uygulanmasını talep edebilir.

Bu taleple birlikte mahkemeden çıkan kararla; erkek eşten gelen her türlü şiddet, hakaret, tehdit v.b davranışlar önlenecektir. Bu süreci boşanma avukatı aracılığıyla takip ettiğiniz takdirde boşanma davaları avukatı sizin için gerekli koruyucu tedbirleri mahkemeden talep edecektir.

Boşanma davasında boşanma sebepleri Türk Medeni Kanununda düzenlenmiştir. Bu sebepler genel ve özel olarak ikiye ayrılmaktadır. İlk etapta boşanmanın genel sebebini açıklayacağız.

Boşanmanın Genel Sebepleri

Boşanma davasının genel sebepleri kanunda sınırlı olarak sayılmamıştır. Boşanmanın genel sebeplerine örnek verecek olursak hakaret, kavga, şiddet, geçimsizlik, anlaşamama vb. gibi bir çok sebep boşanmanın genel sebeplerine dahildir. Mahkeme bu sebepleri inceler, yerinde görürse boşanmaya karar verebilir. Mahkeme davacı tarafından ileri sürülen sebepleri için boşanma için gerekli görmez ise boşanma talebinin reddine karar verebileceği gibi eşlerin bir süreliğine ayrı yaşamalarına da karar verebilir.

ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİĞE DAYALI BOŞANMA

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu MADDE 166 VI. Evlilik birliğinin sarsılması Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.
Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

ANLAŞMALI BOŞANMA

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu MADDE 166/3 VI. Evlilik birliğinin sarsılması: Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

BOŞANMANIN ÖZEL SEBEPLERİ

Boşanmanın özel sebepleri Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş olup sınırlı sayıda olan bu sebepler hüküm altına alınmıştır. Boşanmanın özel sebeplerini başlıklar halinde inceleyeceğiz.

ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA :

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu MADDE 161 Zina: Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

TERK NEDENİNE DAYALI BOŞANMA:

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu MADDE 164 IV. Terk (Değişik madde 6217 sayılı 31.3.2011 tarihli kanun madde 19):

Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

HAYATA KAST, PEK FENA MUAMELE BOŞANMA

4721 S.lı Türk Medeni Kanunu MADDE 162 II. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış

Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRDÜRMEYE DAYALI BOŞANMA

4721 S.lı Türk Medeni Kanunu MADDE 163 III. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

AKIL HASTALIĞINA DAYALI BOŞANMA

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu MADDE 165 V. Akıl hastalığı 

Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Nedir?

Boşanmada maddi ve manevi tazminat, evlilik birliğinin mahkeme kararı ile sona ermesi neticesinde, boşanmada kusursuz olan tarafın kusurlu taraftan talep ettiği tazminattır.

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Şartları Nelerdir?

Boşanma davasında maddi ve manevi tazminat talep edilebilmesi için; talep eden tarafın kusursuz ya da diğer taraftan daha az kusurlu olması gerekir. Maddi ve manevi tazminat davası, boşanma sebepleri konusunda kusursuz veya daha az kusurlu tarafça aşağıdaki hallerde karşı talep edilebilir:

  • Tazminat talep eden tarafın boşanmaya sebep olan vakıalar sebebi ile mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenmişse (maddi bir zarara uğramış), maddi tazminat talep edebilir.
  • Kişilik haklarına bir saldırı vuku bulmuş ise manevi tazminat talep edebilir (MK 174).

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Davası Nasıl Açılır?

Boşanmaya sebep olan vakıalar sebebi ile maddi ve manevi tazminat davası; boşanma davasının dava dilekçesiyle ya da bu davaya karşı davalı tarafından verilecek cevap dilekçesi ile açılabilir. Maddi ve manevi tazminat davası boşanmanın fer’i niteliğinde bir talep (ek talep) olduğundan dava dilekçesi ya da cevap dilekçesi ile talep edilmesi mümkün hale gelmektedir. Bu şekilde, yani boşanma davası dilekçesiyle veya cevap dilekçesiyle, talep edilen maddi ve manevi tazminat için ayrıca harç alınmaz.

Dava ya da cevap dilekçesi ile ileri sürülmeyen maddi ve manevi tazminat talepleri, boşanma davası devam ederken de ayrı bir dava şeklinde açılabilir. Bu durumda ya davaların birleştirilmesine ya da boşanma davasının tazminat davası için bekletici mesele yapılmasına, yani boşanma davası bittikten sonra tazminat davasına devam edilmesine karar verilir.

Boşanma davasındaki vakıalar sebebi ile dava dilekçesinde ya da cevap dilekçesinde talep edilemeyen maddi ve manevi tazminat talepleri boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde ayrı bir dava şeklinde de açılabilir. Bu şekilde açılacak davalarda görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme genel yetki kurallarına göre davalının ikametgahı mahkemesi olacaktır. Ayrıca bu şekilde açılacak davalar nispi harca tabi olacaktır.

Tarafların eşit kusurlu olduklarının mahkemece tespit edilmesi durumunda tarafların birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talep etme hakları bulunmamaktadır.

Boşanma Davasında Maddi Tazminat Miktarı Nasıl Hesaplanır?

Mahkeme, kusursuz ya da daha az kusurlu olan eş lehine maddi tazminata hükmederken öncelikle tazminat talep eden tarafın mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenip zedelenmediğini tespit edecektir.

Boşanmda maddi ve manevi tazminat davasında “mevcut ve beklenen menfaat” şu anlama gelmektedir:

Taraflar evlenince evlilik dolayısı ile bazı menfaatler elde eder ya da elde etme ihtimalleri oluşur. Örneğin; erkek eşin, kadının geçimini sağlama, tarafların birbirlerinin sigortasından yararlanmaları, eşinin mirasından yararlanma ihtimali vardır. Boşanma sebebi ile bu menfaatlerden mahrum kalacak olan kusursuz ya da daha az kusurlu taraf diğer taraftan uygun bir maddi tazminat talep edebilir. Hakim mevcut ya da beklenen menfaatleri değerlendirirken, tarafların yaşlarını, evlilik sürelerini, sosyal ve ekonomik durumlarını, sosyal güvenliklerinin olup olmadığını, yeniden iş bulma ya da yeniden evlenebilme ihtimallerini dikkate alır.

Hakim maddi tazminat miktarını belirlerken;

  • Tarafların ekonomik ve sosyal Durumlarını,
  • Fiilina ağırlığı ve kusur derecelerini,
  • Paranın alım gücünü,
  • İhlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamını,
  • Hakkaniyet ilkelerini göz önünde bulundurur.

Maddi anlamda durumu çok iyi olan taraf ile durumu kötü olan tarafın ödeyecekleri tazminat miktarı aynı olmaz. Aynı şekilde özel boşanma sebeplerinden birisinin varlığı (örneğin; zina, suç işleme, terk, hayata kast vs.) sebebi ile ağır (%100) kusurlu olan taraf ile genel boşanma sebeplerine göre kusurlu olan tarafın ödeyecekleri tazminat miktarı da aynı olmayacaktır.

Hakim, maddi tazminatın toplu olarak ya da irat (örneğin, aylık ödeme) şeklinde ödenmesine karar verebilir. (MK 176) İrat şeklinde ödenmesine karar verilen maddi tazminat, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi, taraflardan birinin ölmesi ile kendiliğinden kalkar. Alacaklı tarafın resmi olarak evli olmamasına rağmen fiili olarak başkası ile karı koca hayatı sürmesi ya da haysiyetsiz bir hayat sürmesi durumunda mahkeme kararı ile kaldırılabilir. (MK 176)

Boşanma Davasında Manevi Tazminat Nasıl Belirlenir?

Boşanmaya sebep olay olaylar sebebi ile kişilik hakları saldırıya uğrayan eş kusurlu olan diğer eşten uygun bir tazminat isteyebilir. (MK 174/2)

Boşanma davasındaki manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın bozulan ruhsal dengesini telafi etmek ve manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır.

Boşanma davasında manevi tazminatın irat şeklinde ödenmesine karar verilemez (MK 176/2). Manevi tazminat, toplu olarak ve tek seferde ödenmesine karar verilir.

Hakim manevi tazminat miktarını belirlerken, tazminat hukukunun genel esaslarının yanında tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını, kusur ve derecesini, orantılılık ilkesini göz önünde bulundurur. Hakimin hükmedeceği tazminat miktarının bir tarafı zenginleştirmemesi gerektiği gibi diğer tarafı da fakirleştirmemesi gerekir.

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Davası Yargıtay Kararları


Eşit Kusurlu Eş Lehine Maddi ve Manevi Tazminata Hükmedilemez

Yapılan soruşturma ve toplanan delilerden; davacı kadının “eşinden soğuduğunu, onu istemediğini, boşanırım annemin evine giderim sonra da evlenirim , çocuk senden değil, çocuk şu anda babasının yanında, babası sen değilsin” dediği, davalı erkeğin ise eşini aşağıladığı, annesinin evlilik birliğine müdahalesine tepkisiz kaldığı, müşterek çocuğu kaçırdığı sabittir. Her ne kadar mahkemece davalı erkeğin, davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı da kabul edilmiş ise de; davacı kadının bu iddiasını sunduğu delillerle ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Eşit kusurlu eş yararına manevi tazminata karar verilemez ( TMK m. 174/2 ). Durum böyleyken; mahkemece, davalı erkeğin daha ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD. – 2016/9871 Karar).

Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek ağır kusurlu bulunmuş ve buna bağlı olarak davacı kadının Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi kapsamındaki maddi ve manevi tazminat talepleri kabul edilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı kadının eşine sürekli yalan söylemek suretiyle onun güvenini sarstığı, borçlandığı, eşine hakaret ettiği, davalı erkeğin ise eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. O halde, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden, erkeğin ağır kusurlu kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi gereğince, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. HD. – 2016/9490 Karar).

Daha Az Kusurlu Eş Lehine Maddi Tazminata Hükmedilmelidir

4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıklarıyla katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarıyla kusurları ve hakkaniyet ilkesi (T.M.K. Md. 4 T.B.K. madde 50 ve 52) dikkate alınarak davalı (kadın) yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir (Yargıtay 2. HD – Karar: 2014/18194).

Feragat Nedeniyle Reddedilen Davadan Önceki Olaylar Affedilmiş Sayılır

Mahkemece, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek her iki tarafın davası kabul edilip, boşanma kararı verilmiş ise de; toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının 12.12.2011 tarihinde açtığı boşanma davasından 27.12.2011 tarihinde feragat ettiği. 2.7.2013 tarihinde ise eldeki boşanma davasını açtığı, feragat sebebiyle reddedilip kesinleşen davadan sonra tarafların barışıp bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı kadın, önceki boşanma davasından feragat etmekle, o davadan önceki olayları affetmiş en azından hoşgörü ile karşılamıştır. O davadan sonra davalı-karşı davacı erkekten kaynaklanan boşanmayı gerektirir somut bir olayın varlığı da kanıtlanmamıştır. O halde, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı-karşı davalı kadın tam kusurludur. Gerçekleşen bu durum gözetilmeden tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı erkeğin maddi tazminat ( TMK m. 174/1 ) talebinin reddedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD. – 2016/9289 Karar).

Maddi Tazminat Kararının Ölçütleri

Davalı-karşı davacı kadın kazanç kaybı ile mevcut ve beklenen menfaat kaybı olarak toplam 1.000.000 TL. maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davalı-karşı davacı kadının bu talebinin ne kadarının Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi kapsamında olduğu, ne kadarının kazanç kaybına yönelik olduğu açıklattırılmadan ( HMK m. 31 ) ve kazanç kaybına yönelik bölüm için nispi harç ikmal ettirilmeden davalı-karşı davacı kadının maddi tazminat talebi ile ilgili hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. HD. – 2016/8834 Karar).

Maddi Tazminat ile Mal Paylaşımı Davası Farklı Davalardır

Davalı kadının cevap dilekçesindeki 500.000 TL maddi tazminat isteği, davacı erkeğin sattığı taşınmazların bedellerinden kendi payına düşen miktara ilişkindir. Bu istek boşanmanın fer’isi olan maddi tazminat (TMK m. 174/1) kapsamında değildir. Davalı kadın tarafından harcı yatırılmak suretiyle bir dava veya karşılık dava da açılmamıştır. Bu istekle ilgili olarak “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD. – 2016/4000 Karar).

Tazminat Davasının Kısmen Kabulü Halinde Avukatlık Ücreti

Boşanmanın fer’i niteliğinde bulunan maddi ve manevi tazminatın kısmen kabulü veya kısmen reddi halinde karşı tarafa vekalet ücreti takdir edilemez. Bu sebeple davalı lehine vekalet ücreti takdiri doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD – 2016/8309 Karar).

Boşanmada maddi ve manevi tazminat davası; kusurun ve tazminat miktarının belirlenmesi, netice olarak tarafların elde edeceği tazminat miktarının hesaplanması noktasında önemli özellikler arz eden bir dava türü olduğundan bir avukat aracılığıyla takip edilmesinde hukuki yarar vardır.