ADLİ ARAMA KARARI VEYA CUMHURİYET SAVCISININ YAZILI ARAMA EMRİNE İSTİNADEN ARAMA YAPILMASININ GEREKTİĞİ, ÖNLEME ARAMA KARARINA DAYANILARAK YAPILAN ARAMANIN HUKUKA AYKIRI OLDUĞU

TC
YARGITAY
10. Ceza Dairesi

2023/14097 E. , 2024/18516 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/3150 E., 2023/1841 K.
SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz istemlerinin esastan reddiyle hükümlerin onanması

Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanıklar …, … ve … müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKİ SÜREÇ
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ile sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan ve sanıklar …, …, …, …, … ve … yönünden re’sen de istinafa tabi olan hükümlere yönelik sanıklar ve müdafilerinin istinaf başvurularına ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca Dairemizce verilen bozma ilamına uyulmak suretiyle duruşmalı yapılan inceleme neticesinde;
A. Sanık …’in uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkraları ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve 58 inci maddesi uyarınca 10 yıl hapis ve 25.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına,
B. Sanıklar … ve …’ın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkraları, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkraları ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve sanık … yönünden 58 inci maddesi uyarınca 23 yıl 16 ay 15 gün hapis ve 93.750,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve sanık … hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına,
C. Sanık …’in uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkraları, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkraları ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi uyarınca 25 yıl 12 ay hapis ve 100.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna,
D. Sanık …’in uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkraları, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkraları ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve 58 inci maddesi uyarınca 19 yıl 6 ay hapis ve 75.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve sanık hakkında ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanmasına,
E. Sanık …’in uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkraları, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkraları ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi uyarınca 16 yıl 3 ay hapis ve 62.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna,
F. Sanık …’ın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkraları ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis ve 31.250,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna,
Karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık … müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Suçun unsurlarının oluşmadığına,
2. Mevcut deliller kapsamında uyuşturucu maddeyi teslim edenin temyiz dışı sanık … olduğuna, nitekim sanığa isnat edilen olay nedeniyle … hakkında iddianame düzenlenip dava açıldığına,
3. Kuşku sınırlarını aşan, yeterli ve kesin delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
İlişkindir.
B. Sanık … ve müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Her türlü şüpheden uzak, inandırıcı ve kesin delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
2. Haberleşme özgürlüğü ihlal edilerek elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağı,
3. Başka tedbirlere başvurularak delil elde edilmesi mümkün iken, iletişimin tespiti tedbirinin uygulanmasının hukuka aykırı olduğuna,
4. Eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağına,
5. Suça konu uyuşturucu maddeyi sanık …’tan temin ettiğine ilişkin beyanı nedeniyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine,
6. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
İlişkindir.
C. Sanık … müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. 27.11.2017 tarihli 5. olayda eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağına,
2. 29.11.2017 tarihli 6., 09.12.2017 tarihli 10. ve 12.12.2017 tarihli 11. olaylarda her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
3. Sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine,
4. 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmasının hukuka aykırı olduğuna,
5. Para gönderme şeklinde gerçekleşen eylemin yardım etme niteliğinde olduğuna,
6. Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin uygulanmamasının hukuka aykırı olduğuna,
7. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,İlişkindir.
D. Sanık … ve müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Her türlü şüpheden uzak, somut ve yeterli delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
2. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
İlişkindir.
E. Sanık … müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
2. Temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesinin hukuka aykırı olduğuna,
3. 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmasının hukuka aykırı olduğuna,
4. İkinci kez mükerrirlik hükümlerinin uygulanabilmesi için suç tarihlerinin 08.07.2005 tarihinden sonra olması gerektiğine, bu nedenle sanık hakkında ikinci kez mükerrirlik şartlarının gerçekleşmediğine,
5. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
İlişkindir.
F. Sanık … müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
2. Temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesinin hukuka aykırı olduğuna,
3. Sanığın iştirak iradesi ile hareket etmediğine, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmasının hukuka aykırı olduğuna,
4. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
İlişkindir.

G. Sanık … ve müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Fiziki takibe ara verildiğinde yapılamayan tespitler nedeniyle, varsayımlara dayanılarak ele geçen uyuşturucu maddenin sanıkla ilişkilendirilmesinin hukuka aykırı olduğuna,
2. Her türlü şüpheden uzak ve yeterli delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
3. Sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine,
4. Sanık hakkında takdiri indirim hükümlerinin uygulanması gerektiğine,
İlişkindir.
III. GEREKÇE
A. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Sanığın mahkûmiyetine konu 21.11.2017 tarihli olayda, kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılan tanık … ile sanık arasında uyuşturucu madde alışverişinin gerçekleştiğine dair görgüye dayalı tespit yapılamadığı, sanığın …’da ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgisinin olduğuna dair, maddi bulgularla desteklenmeyen, farklı anlamlar taşıyabilecek telefon görüşmeleri ile …’un kovuşturma aşamasında döndüğü müdafisiz aleyhe kolluk beyanı dışında, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.
B. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Sanığın mahkûmiyetine konu 12.12.2017 tarihli olayda, İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin suçun vasfına ve sübutuna, delillerin değerlendirilmesine, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmasına ilişkin takdirlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı, sabıkalarının ikinci kez mükerrirliğe esas teşkil ettiği ve kararda bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, sanık müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, aşağıda belirtilen dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
Suça konu uyuşturucu maddenin net miktarına bağlı olarak önemi, değeri ve oluşturduğu tehlikenin
ağırlığı ile somut olayın özellikleri gözetildiğinde, alt sınırdan fazla uzaklaşmayı gerektiren bir neden bulunmadığı halde, 5237 sayılı Kanun’un üçüncü maddesinin birinci fıkrası ile 61 inci maddesine aykırı olarak temel hapis cezasının fiille orantılı olmayacak şekilde alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak belirlenmesi, hukuka aykırı görülmüştür.
C. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Sanığın mahkûmiyetine konu 12.12.2017 tarihli olayda, İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin suçun vasfına ve sübutuna, delillerin değerlendirilmesine, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmasına ilişkin takdirlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, sanık müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, aşağıda belirtilen dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
Suça konu uyuşturucu maddenin net miktarına bağlı olarak önemi, değeri ve oluşturduğu tehlikenin ağırlığı ile somut olayın özellikleri gözetildiğinde, alt sınırdan fazla uzaklaşmayı gerektiren bir neden bulunmadığı halde, 5237 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 61 inci maddesine aykırı olarak temel hapis cezasının fiille orantılı olmayacak şekilde alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak belirlenmesi, hukuka aykırı görülmüştür.
D. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
1. Sanığın mahkûmiyetine konu 09.12.2017 tarihli olayda; iletişimin tespiti kararı ve iletişim tespit içeriklerine göre açık kimlik bilgileri bilinen sanıklar … ve …’ın, hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılan tanık …’a uyuşturucu madde verecekleri yönünde kuvvetli şüphe oluşması üzerine gerçekleştirilen fiziki takip sonucu, sanıklar … ve … ile tanık …’un bir araya geldiklerinin ve de sanıklar … ve …’ın birlikte hareket ettiklerinin tespit edildiği, uyuşturucu madde alışverişinin gerçekleştiği değerlendirilerek …’un aracının durdurulduğu, önleme araması kararına istinaden araçta yapılan arama sonucu dikiz aynası içinde suça konu uyuşturucu maddenin ele geçirildiği anlaşılmakla;
Teknik ve fiziki olarak takip edilen olayda; adli arama kararı veya Cumhuriyet savcısının yazılı arama emrine istinaden arama yapılmasının gerektiği, önleme arama kararına dayanılarak yapılan aramanın hukuka aykırı olduğu, bu arama sonucu bulunan delilin, suçun maddi konusu “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olacağından, Anayasa’nın 38 inci maddesinin altıncı fıkrası ile 5271 sayılı Kanun’un 206 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, 217 nci maddesinin ikinci fıkrası, 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı gözetilmeden bu olay nedeniyle sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
2. Sanığın mahkûmiyetine konu 12.12.2017 tarihli olayda; İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin suçun vasfına ve sübutuna, delillerin değerlendirilmesine, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin sanık hakkında uygulanmamasına ilişkin takdirlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı, usulüne uygun olarak alınan iletişimin tespiti tedbiri sonucu elde edilen delillerin hukuka uygun nitelikte olduğu anlaşılmakla, sanık ve müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, aşağıda belirtilenler dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
a. Sanık …’in, İstanbul’dan temin ederek Aydın’da naklettiği suça konu uyuşturucu maddenin sanıklar …, … ve istinaf talebinden vazgeçmesi üzerine hakkında verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen temyiz dışı sanık … tarafından teslim alınmasından önce yapılan operasyon sonucu ele geçirilmesi karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeden, sanık hakkında tamamlanmış suçtan ceza tayin edilmesi,
b. Suça konu uyuşturucu maddenin net miktarına bağlı olarak önemi, değeri ve oluşturduğu tehlikenin ağırlığı ile somut olayın özellikleri gözetildiğinde, alt sınırdan fazla uzaklaşmayı gerektiren bir neden bulunmadığı halde, 5237 sayılı Kanun’un üçüncü maddesinin birinci fıkrası ile 61 inci maddesine aykırı olarak temel hapis cezasının fiille orantılı olmayacak şekilde alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak belirlenmesi,
3. Sanığın mahkûmiyetine konu 27.11.2017 tarihli olayda; sanık ile haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılan … ve … arasında uyuşturucu madde alışverişinin gerçekleştiğine dair görgüye dayalı tespit yapılamaması, sanığın tüm aşamalarda … ve ..’ta ele geçirilen uyuşturucu maddeleri kendisinin satmadığını savunması, sanığın … ve …’ta ele geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgisi olduğuna dair maddi bulgularla desteklenmeyen, farklı anlamlar taşıyabilecek telefon görüşmeleri ile Haluk’un müdafisiz aleyhe kolluk beyanı dışında delil bulunmadığı gözetilmeden, Haluk’un kovuşturma aşamasında hazır bulundurulup telefon görüşmeleri ve kolluk ifadesi okunup, varsa çelişkiler giderilerek tanık sıfatıyla beyanı alındıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Hukuka aykırı görülmüştür.

E. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
1. Sanığın mahkûmiyetine konu 09.12.2017 tarihli olayda; elde edilen delilin atılı suçu birlikte işlediği sanık … hakkında yukarıda (D-1)’de gösterilen gerekçe ile hukuka aykırı elde edilen delil olduğunun ve mahkûmiyete esas alınamayacağının gözetilmemesi,
2. Sanığın mahkûmiyetine konu 12.12.2017 tarihli olayda; suça konu uyuşturucu madde bedelinin, temyiz talebinden vazgeçmesi üzerine hakkında verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen temyiz dışı sanık …’nin hesabına sanık tarafından yatırıldığına ya da sanığın suça konu uyuşturucu maddeleri teslim alacağına ve bu amaçla diğer sanıklar …, … ve istinaf talebinden vazgeçmesi üzerine hakkında verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen temyiz dışı sanık … ile birlikte hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
3. Sanığın mahkûmiyetine konu 27.11.2017 tarihli olayda; sanığın sevk ve idaresinde bulunan araçta el freni yanında gözle görülür halde olan ve rızaen teslim üzerine ele geçirilen uyuşturucu maddeyi sanığın satma veya başkasına verme gibi kullanma dışında bir amaç için bulundurduğuna ilişkin delil elde edilememesi, söz konusu uyuşturucu maddenin net miktarı ve sanığın tüm aşamalarda istikrarlı bir şekilde uyuşturucu maddeyi kullanmak için satın aldığını beyan etmesi ve olay sonrası alınan raporunda suça konu uyuşturucu madde kullanımının pozitif çıkması dikkate alındığında, sanığın sabit olan eyleminin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hüküm kurulması,
4. Sanığın mahkûmiyetine konu 29.11.2017 tarihli olayda; İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin suçun vasfına ve sübutuna, delillerin değerlendirilmesine, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin sanık hakkında uygulanmamasına ilişkin takdirlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, sanık müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, aşağıda belirtilen dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
Sanık ile haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılan tanıklar … ve … arasında uyuşturucu madde alışverişinin gerçekleştiğine dair görgüye dayalı tespit yapılamadığı, uyuşturucu madde alışverişinin iletişim tespit tutanaklarından kesin ve net olarak anlaşılamadığı, sanık hakkında ..’in kovuşturma aşamasındaki aleyhe beyan ve teşhisi dışında yeterli delil bulunmadığı dikkate alınarak yapılan incelemede, suça konu uyuşturucu maddenin ele
geçirilmesinden sonra, aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada, Savcılıkta verdiği ifadesinde tevilli ikrarı ile kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım eden sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 192 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Hukuka aykırı görülmüştür.
F. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
1. Sanığın mahkûmiyetine konu 27.11.2017 tarihli olayda; sanık … ile arasında uyuşturucu madde alışverişinin gerçekleştiğine dair görgüye dayalı tespit yapılamadığı, sanığın, sanık …’te ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgisinin olduğuna dair, maddi bulgularla desteklenmeyen, farklı anlamlar taşıyabilecek telefon görüşmeleri ile sanık …’in aleyhe beyanları dışında, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi,
2. Sanığın mahkûmiyetine konu 01.12.2017 ve 12.12.2017 tarihli olaylarda; İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin suçun vasfına ve sübutuna, delillerin değerlendirilmesine ilişkin takdirlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, sanık ve müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, aşağıda belirtilenler dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
a. 12.12.2017 tarihli olayda, sanık …’in, İstanbul’dan temin ederek Aydın’da naklettiği suça konu uyuşturucu maddenin sanıklar …, … ve istinaf talebinden vazgeçmesi üzerine hakkında verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen temyiz dışı sanık … tarafından teslim alınmasından önce yapılan operasyon sonucu ele geçirilmesi karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeden, sanık hakkında tamamlanmış suçtan ceza tayin edilmesi,
b. 12.12.2017 tarihli olayda ele geçen uyuşturucu maddenin net miktarına bağlı olarak önemi, değeri ve oluşturduğu tehlikenin ağırlığı ile somut olayın özellikleri gözetildiğinde, alt sınırdan fazla uzaklaşmayı gerektiren bir neden bulunmadığı halde, 5237 sayılı Kanun’un üçüncü maddesinin birinci fıkrası ile 61 inci maddesine aykırı olarak temel hapis cezasının fiille orantılı olmayacak şekilde alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak belirlenmesi,
Hukuka aykırı görülmüştür.

G. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
1. Sanığın mahkûmiyetine konu 15.12.2017 tarihli olayda; kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılan tanık … ile sanık arasında uyuşturucu madde alışverişinin gerçekleştiğine dair görgüye dayalı tespit yapılamadığı, sanığın …’de ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgisinin olduğuna dair, maddi bulgularla desteklenmeyen, farklı anlamlar taşıyabilecek telefon görüşmeleri dışında, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
2. Sanığın mahkûmiyetine konu 16.12.2017 tarihli olayda; İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin suçun vasfına ve sübutuna, delillerin değerlendirilmesine, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin sanık hakkında uygulanmamasına ilişkin takdirlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, sanık ve müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, aşağıda belirtilen dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
İletişim tespit tutanaklarının içeriğinden sanık ile hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılan tanık … arasında buluşmanın gerçekleştiği anlaşılmakla, suça konu uyuşturucu maddenin ele geçirilmesinden sonra, aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada, kovuşturma aşamasında tevilli ikrarı ile kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım eden sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 192 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Hukuka aykırı görülmüştür.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde (A), (B), (C), (D), (E), (F) ve (G) harfleriyle gösterilen bentlerde açıklanan nedenlerle sanıklar müdafileri ile sanıklar …, … ve …’ın temyiz istemleri yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesi kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Bozma nedenlerine ve tutuklu kaldıkları sürelere göre sanıklar … ve …’ın oy birliğiyle SALIVERİLMELERİNE, başka bir suçtan hükümlü ya da tutuklu bulunmadıkları takdirde salıverilmelerinin sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına,
Bozma nedenleri ile tutukluluk süreleri ve tutuklama koşullarında değişiklik bulunmaması karşısında sanıklar …, … ve … hakkındaki salıverilme taleplerinin Başkan Vekili …’ün karşı oyu ve oy çokluğuyla REDDİNE,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
09.05.2024 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ
(Sanıklar …, … ve … Hakkında)

1. Avrupa İnsan Hakları ve Temel Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi (AİHS)’nin başlangıç bölümü ve 53 üncü maddesi hükümlerine göre;

a. AİHS insan hakları ve temel özgürlükleri asgari ölçüde koruyan bir sözleşmedir. Zamanla koruma sınırlarının genişletilmesi amaçlanmıştır.

b. AİHS’e taraf olan devletler, iç hukuklarında insan haklarını ve temel özgürlükleri daha fazla koruyacak düzenlemeler yapabilirler veya bu konuda başka bir sözleşmeyi kabul edebilirler. AİHS’in hiçbir hükmü, bu nitelikteki düzenlemelere aykırı düşecek şekilde yorumlanamaz. Başka bir anlatımla,

AİHS’e taraf olan devletlerin, iç hukuklarında veya kabul ettikleri başka bir sözleşmede yer alan insan haklarını ve temel özgürlükleri daha fazla koruyan hükümlerin, AİHS’e aykırılığı ileri sürülemez.

2. AİHS’nin 5 inci maddesine göre, tutuklu bulunan herkesin, makûl bir süre içinde serbest bırakılmaya hakkı vardır. Tutukluluk, makûl süreden fazla olamaz.

3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, AİHS’in 5 inci maddesindeki tutuklulukta geçecek “makûl süre” kavramını yorumlarken, bu sürenin İlk Derece Mahkemesinin mahkûmiyet hükmünden sonraki aşamayı kapsamadığını kabul etmiştir. Ancak AİHS’in başlangıç bölümü ile 53 üncü maddesine göre, sözleşmeye taraf olan devletler kendi yasalarında sanığın özgürlüğünü daha fazla koruyucu hükümlere yer verebilirler. Bu nitelikteki hükümlerin AİHS’e aykırılığı ileri sürülemez.

4. 5271 sayılı Kanun’un 2 nci, 102 nci ve 104 üncü maddeleri ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 4 üncü maddesine göre;

a. İddianamenin kabulünden, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evre, kovuşturma evresidir.

b. Suç şüphesi altında bulunan kişinin, iddianamenin kabulünden, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evredeki sıfatı sanıktır.

c. Sanığın, hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden, hükmün infaz edildiği tarihe kadar geçen evredeki sıfatı ise hükümlüdür.

d. 5271 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinde düzenlenen azami tutukluluk sürelerine, hükmün kesinleşmesine kadar geçen süreler de dahildir.

5. Diğer yandan, aynı dava içinde birden fazla suç nedeniyle tutuklama kararı verilmiş olması durumunda da, tutuklamayla ilgili azami süre bir kez uygulanır.

6. Somut olaylarda, sanıklar … ile … 01.02.2018 tarihinden ve sanık … 12.12.2017 tarihinden beri tutuklu bulunmaktadırlar. Belirtilen tarihten bu güne kadar 5 yıllık azami tutukluluk süresi dolmuştur.

7. Azami tutukluluk süreleri dolmuş olan sanığın salıverilmesi gerektiği kanısını taşıdığımdan, çoğunluğun aksi görüşüne katılmıyorum. 09.05.2024

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment