AĞRI KESİCİ İĞNENİN SİNİRE İSABET ETMESİ- ORGAN YİTİMİ – SAKATLIK TAZMİNATI- BEDEN GÜCÜ KAYBI TAZMİNATI
T.C
YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
ESAS:2016/14676
KARAR:2018/6278
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, 2009 yılında göğüs kanserine yakalandığını ve kısa sürede hastalığın akciğerlere yayıldığını, yoğun tedaviler sonucunda 2011 yılı başlarında göğüs ve akciğerdeki kanser hastalığında gerileme ve iyileşme dönemine girildiğini, hastalığı ile ilgili 13.9.2011 tarihinde göğsündeki kanser hücrelerinde tekrarlama olup olmadığının kontrolü için davalı şirkete ait hastaneye muayene için gittiğini ve yapılan ameliyatla göğsünden parça alındığını, sonraki gün taburcu edilirken servis hemşiresi tarafından yapılan ağrı kesici iğnenin sinire isabet etmesi nedeniyle bacağında şişme ile birlikte hissizlik oluştuğunu, farklı hastanede yapılan kontrolde en az %30 organ yitimi yaşanabileceği ve organ yitimini en aza indirebilme için fizik tedaviye başlanması gerektiğinin bildirildiğini, bunun üzerine özel bir fizik tedavi merkezinde tedavi görmeye başladığını ve en az 10 ay daha tedavi göreceğini, … tarafından karşılanmayan tedavi ve ulaşım giderlerine yönelik harcama yaptığını ve tedavi süresince yapmaya devam edeceğini, yürüyemediği için günlük yaşamını tek başına idame ettiremediğinden yardımcıya ihtiyaç duyduğunu, organ yitiminin en aza indirilebilmesi için uygulanan tedavide kemoterapinin hücre öldürücü etkisinin organ kaybının önüne geçilebilmesi için hücre yenilenmesi ve hızlandırılmasını sağlayan ilaçlarla ters düştüğünden iki tedavinin birbiri ile çakıştığını ve birbirini etkisiz hale getirdiğini, davalı şirkete ait hastane çalışanlarının ağır ihmali nedeniyle yaşanan bu durum nedeniyle maddi ve manevi anlamda zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla oluşmuş veya oluşacak toplam tedavi gideri karşılığı 58.032,00 TL, gündelik hizmetlerinde yardımcıya ödenmesi gereken bedel karşılığı 6.000,00 TL ve efor tazminatı karşılığı 15.000, TL olmak üzere toplam 79.032,00 TL maddi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; ıslahla birlikte efor tazminatı yönünden talep sonucunu 57.807,91 TL’na yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 57.807,91 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 25.257,67 TL ulaşım ve tedavi giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı hastanede yapılan operasyon sonrası uygulanan enjeksiyon nedeniyle bacakta sakatlık oluştuğu iddiasıyla istenilen maddi ve manevi tazminata ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan davalının bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.
1-Somut olayda, davacının meme kanseri olduğu ve hastalığın kontrolü amacıyla davalı hastaneye gittiğinde yapılan operasyon sonrası servis hemşire tarafından davacının kalça kısmına uygulanan ağrı kesici iğne neticesinde, sol bacakta, ayakta ağrı ve hissizliğin ortaya çıktığı anlaşılmakta olup, davacı, yapılan iğnenin bacaktaki sinire isabet etmesi sonucu davalı hastane çalışanlarının kusurlu davranışı sonucu mevcut durumun meydana geldiğini ileri sürmüş; davalı ise, enjeksiyonun kalça bölgesinde doğru yere uygulandığını, hastanın çok zayıf olması nedeniyle siyatik sinir travmasına, enjeksiyon travmasından çok yapılan ilacın sinire yakın komşuluğu nedeniyle nöropraksi oluşumuna bağlı bir komplikasyon olduğunu savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama kapsamında kusur durumunun tespiti amacıyla … Adli Tıp Kurumundan alınan bilirkişi raporu esas alınarak, davacıya uygulanan ağrı kesici enjeksiyon nedeniyle meydana gelen sinir yaralanmasında davalı hastanenin tam kusurlu olduğu edilip hesaplanan bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; bilirkişi raporu incelendiğinde, özellikle raporun tek kişi tarafından hazırlandığı ve içerik olarak olayı tüm yönleriyle aydınlatacak ve itirazları giderecek mahiyette olmadığı anlaşılmakta olup, bu haliyle rapor hüküm kurmaya elverişli olmayıp varılan sonuç hatalıdır. O halde mahkemece, davacının enjeksiyon öncesi mevcut hastalığı, fiziksel durumu ve yaşı da dikkate alınarak, davacıya uygulanan enjeksiyonun doğru yere yapılıp yapılmadığı ile ilgili tüm bilgi ve belgeler, hastane kayıtları, çekilen tüm filmler, epikriz ve Adli Tıp Raporları da birlikte gönderilerek, Üniversite Öğretim Üyelerinden oluşturulacak, konusunda uzman, akademik kariyere sahip üç kişilik bilirkişi kurulundan, davacıya yapılan enjeksiyonun usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, hastada oluşan hasarın, “enjeksiyonun hatalı uygulanması”na bağlı olarak gelişebileceği ve bunların gelişme olasılıkları, kas içine ve usulüne uygun olarak yapılan bir enjeksiyon sonrasında “nöropati” gelişmesinin mümkün olup olamayacağı, mümkünse, bu durumun meydana getireceği bulguların neler olduğu, enjeksiyon öncesinde yapılması gereken muayenenin ve sonrasında yapılması gereken tüm tıbbi müdahalelerin yapılıp yapılmadığı, olayda davalıya atfı kabil bir kusur bulunup bulunmadığı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak az yukarda açıklanan ilke ve esaslara göre davalı hastane çalışanlarının kusurlu olup olmadıkları belirlenmeli, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken değinilen bu yön gözardı edilerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi