selimhartavi.com

DOĞUM ESNASINDA OMUZ TAKILMASI- ADLİ TIP KURUMU RAPORUNUN YETERSİZLİĞİ- HEKİMİN KUSURUNUN TESPİTİ

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
Esas : 2015/1300
Karar : 2016/6320
Tarih : 01.03.2016

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacılar, oğulları …’nın 26.5.2010’da davalı …. tarafından işletilen hastanede doğduğunu, 4.750 gr ağırlığındaki bir bebeğin doğumunun sezaryenle yapılması gerekirken davalı doktorun normal doğum yaptırarak, bebeğin doğum sırasında omuzunun takılması nedeniyle doğum esnasında yapılan aşırı zorlama neticesinde bebeğin sağ kolunun felç geçirdiğini ve iş göremez hele geldiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı küçük … için 10.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi; davacı … için 5.000,00 maddi, 50.000,00 manevi; davacı … için 5.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar, davalı hastanede diğer davalı doktor tarafından gerçekleştirilen doğum nedeniyle çocuklarının sağ kolunda kalıcı sağlık sorunu yaşadığını ileri sürerek, duydukları üzüntü ve uğradıkları zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır. Uyuşmazlık, bebekte oluşan sağlık sorununun doğum sırasında davalı doktorun herhangi bir kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın temeli, doğumu üstlenen doktor ve hastanenin sorumluluğuna ilişkin olup, bir davada dayanılan olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hâkimin doğrudan görevidir. (6100 sayılı HMK. 33.md.). Dava, davalı özel hastane ve doktorun vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır (818 sayılı BK. 386, 390.md.). Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır.(BK.390/11) Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur. (BK.321/1 ) O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafifte olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastanın zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor tıbbi çalışmalarda bulunurken bazı mesleki şartları yerine getirmek hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak tedaviyi her türlü ihtiyat tedbirlerini alarak yapmak zorundadır.

Doktor ufak bir tereddüt gösteren durumlarda bu tereddüdü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve orada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken hastanın özelliklerini göz önünde tutmalı onu gereksiz risk altına sokmamalı en emin yolu tercih etmelidir. Gerçekte de mesleki bir iş gören; doktor olan vekilden, ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Bu özeni göstermeyen bir vekil, BK. 394/1 uyarınca vekâleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.

Somut olayda, davacı annenin davalı hastaneye yatırıldığı ve doğumun davalı doktor tarafından gerçekleştirildiği sabittir. Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu Raporunda, annenin 26.05.2010 tarihinde ağrılı gebe olarak hastaneye geldiği ve bebeğin doğum ağırlığının 4.750 gr olduğu, doğum esnasında bebekte omuz takılmasına bağlı sağ brakial brakial pleksus zedelenmesinin doğumun bir komplikasyonu olarak meydana geldiği ve yapılan işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu belirtilmiştir. Mahkemece bu rapora itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de davacılar, rapor düzenleyen bilirkişi heyetinde sadece bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı doktor bulunduğunu ve düzenlenen raporun yetersiz olduğunu ileri sürmüşlerdir. Anılan rapor, bu tip komplikasyona ne gibi durumlarda rastlandığı, doğum sırasında herhangi bir hata, ihmal olup olmadığı, gerekli özenin gösterilip gösterilmediği konularında yeterli açıklama içermediğinden, olayda davalıların kusurlu olup olmadığının tespitine yeterli değildir. Bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.

O halde mahkemece, gerek davalı hastanedeki doğuma ve tedaviye gerekse bebeğin sonradan götürüldüğü diğer hastanede yapılan tedavilere ilişkin tüm bilgiler, varsa çekilen filmler, inceleme raporları, epikriz ve Adli Tıp Kurumundan alınan raporun birlikte gönderilip, üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak konusunda uzman, akademik kariyere sahip üç kişilik bilirkişi kurulundan, doğum sonrasında bebekte sağ kolda oluşan fonksiyon kaybından dolayı doktora atfı kabil bir kusur olup olmadığı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkemeye Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, 01/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment