EL ATMANIN ÖNLENMESİ- TAŞINMAZDA BOŞ YERLER VAR İSE DAVACI PAYDAŞ BAKIMINDAN İNTİFADAN MEN OLGUSU GERÇEKLEŞMEYECEĞİNDEN DAVANIN REDDİ GEREKTİĞİ
T.C
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
ESAS:2014/16357
KARAR: 2016/4690 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davaları sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, ecrimisil isteği ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, birleşen dava ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece ”…taraflar arasındaki çekişmenin T.M.K.’nun 688. ve takip eden maddelerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümleri gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulacağı sabittir.Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenmesini her zaman isteyebilir. Ancak, o paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın kesin neticeye kavuşabilmesi için taksim veya şuyunun satış yoluyla giderilmesi için dava açması gerektiği kuşkusuzdur. Hemen belirtilmelidir ki, paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda paydaşların taşınmazın kullanımı konusunda harici bir taksim yapmışlar ise buna itibar edilmesi, yok eğer harici taksim bulunmuyor ise uzun zaman ayrı ayrı yerleri kullanarak fiili bir durum yaratmışlarsa ahde vefa ilkesi gereğince paydaşların ortaklığın giderilmesine kadar bu olgulara riayet etmeleri gerekir. Bunun dışında, ne bir harici taksim, ne de bir fiili durum yaratılmamışsa, bu durumda davacı tarafın taşınmazda kullanabileceği bir yerin olup olmaması önem ifade eder. Şayet, tüm paydaşların kullanımlarını sağlayacak şekilde taşınmazda boş yerler var ise, o halde davacı bakımından intifadan men olgusu gerçekleşmeyeceğinden davanın reddi, yok eğer taşınmazın tamamı diğer paydaşlarca tasarruf ediliyor ve davacıya kullanabileceği bir yer bırakılmamış ise onun yönünden intifadan men olgusu gerçekleşeceğinden davacının payı oranında elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı şekilde araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesinin doğru olmadığı..” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma uyarınca yapılan inceleme sonucunda çekişmeli taşınmazdaki bir bölümün davalı tarafından kullanıldığı, davacının isteğinin münhasıran buraya yönelik olduğu, tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin olmadığı, ihtarname tarihine kadar davalının muvafakata dayalı olarak taşınmazı kullandığı, davacının kullanabileceği bir bölümünün olmadığı saptanmıştır.
Hâl böyle olunca, davacının payı oranında elatma isteğinin kabulüne, asıl davada 20.12.2010 ila 18.01.2011 tarihleri arasındaki dönem için saptanacak ecrimisile, birleştirilen davada 18.01.2011 ila 23.01.2012 tarihleri arasındaki dönem için saptanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle bir dönem mükerrer olacak şekilde ecrimisile hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Taraf vekillerinin bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.