FETÖ/PYD ŞİRKETLERİNDEN ALACAKLI İŞÇİ- İŞÇİ ALACAKLARI

 T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
DÖRDÜNCÜ İDARİ DAVA DAİRESİ
ESAS NO : 2021/2441
KARAR NO : 2021/3452

İSTİNAF BAŞVURUSUNDA BULUNAN
(DAVACI) : ABDULKADIR A.
VEKİLİ : AV. SELİM HARTAVİ (E-Tebligat)

KARŞI TARAF (DAVALI) : ŞANLIURFA VALİLİĞİ
Kadri Erdoğan Caddesi Defterdarlık Muhakemat Müdürlüğü Kat:3 Merkez/ŞANLIURFA

İSTEMİN ÖZETİ : Davacının, 667 sayılı KHK ile kapatılan Şanlıurfa U…… Tıp Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi’ne bağlı Özel O. Hastanesi’nde şoför olarak çalışmaktayken iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinden bahisle ödenmeyen işçilik alacaklarının ödenmesi istemiyle yapıtığı başvurunun, 2016 yılı ile ilgili sadece ilk 3 aya ilişkin defterler mevcut olduğundan sonraki aylarda ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilemediği gerekçesiyle reddine ilişkin 25/11/2019 tarih ve E:506674 sayılı işleminin iptali ve işçilik alacaklarının hesaplanarak ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesi’nce verilen 07/04/2021 tarih ve E:2021/280, K:2021/659 sayılı “davanın süre aşımı nedeniyle reddine” ilişkin kararın; isabetsiz olduğu, tebliğdeki imzanın davacıya ait olmadığı, dava konusu işlemde hangi süre içinde hangi mercie başvurulacağının bildirilmediği, bu nedenle sürenin işlemeyeceği ileri sürülerek istinaf yoluyla incelenip kaldırılması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Gaziantep Dördüncü İdari Dava Dairesi’nce, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3. maddesinde; dilekçelerin, idare ve vergi mahkemelerinde mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından; görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ile 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği, 14/6. maddesinde; yukarıdaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı, aynı Kanun’un 15/1-a maddesinde ise; 14. maddenin 3/a bendine göre adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

17.08.2016 tarih ve 29804 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Devir işlemlerine ilişkin tedbirler” başlıklı 5. maddesinde; “(1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evraklarının (devralınan varlık); her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye, idare etmeye, avans dahil her türlü alacak, senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya, devralınan varlıklarla ilgili olup kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülükleri tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, kefaletten doğmaması ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY)’ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunları uygun bir takvim dahilinde ödemeye, kapatılan kurum ve kuruluşların taahhüt ve garanti ettiği ancak vermediği mal ve hizmet bedellerinin ödemesini durdurmaya veya ödemeye, tahsili mümkün olmadığı anlaşılan veya tahsilinde ve takibinde yarar bulunmayan hak ve alacaklar ile taahhüt ve garantilerin tahsilinden vazgeçmeye, her türlü sulh işlemini yapmaya, devralınan varlıklarla ilişkili kredi veya gerçek bir mal veya hizmet ilişkisine dayanan borçlar nedeniyle konulmuş ve daha önce kaldırılmış takyidatları kredinin veya borcun ödenebilmesini sağlamak amacıyla kaldırıldığı andaki koşullarla tekrar koydurmaya ve ihyaya, menkul rehinleri dikkate almaya, devralınan varlıklara konulan takyidatların sınırlarını belirlemeye ve kaldırmaya, finansal kiralama dahil sözleşmelerin feshine veya devamına karar vermeye, devralınan varlıkların idaresi, değerlendirilmesi, elden çıkarılması için gerekli her türlü tedbiri almaya, gerektiğinde devralınan varlıkların tasfiyesi veya satışı amacıyla uygun görülen kamu kurum ve kuruluşlarına devretmeye, devir kapsamında olmadığı belirlenen varlıkları iadeye, kapatılanların gerçek kişiye ait olması halinde devralınacak varlıkların kapsamını belirlemeye, tereddütleri gidermeye, uygulamaları yönlendirmeye, bütün bu işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye, vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığı yetkilidir. (…) (4) Birinci fıkra kapsamında tespite konu edilebilecek borç ve yükümlülüklere ilişkin olarak hak iddiasında bulunanlarca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış günlük hak düşürücü süre içerisinde ilgili idaresine kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle müracaat edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak kapatma işlemlerinde ise altmış günlük süre kapatma tarihinden itibaren başlar.” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 29.10.2016 tarih ve 29872 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Dava ve takip usulü” başlıklı 16. maddesinde ise; “(1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır. (2) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır. (3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir. (4) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz.” hükmü yer almaktadır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde; “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş, 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3.maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış, “Sigortalı sayılanlar” başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; “Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar”ın, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından sigortalı sayıldığı belirtilmiş, 79. maddesi ile başlayan “Dördüncü Kısmında” primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş, 101. maddesinde de; “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu, Kanunun 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiş, bakılan davanın da konusunu oluşturan “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8. maddesi ve devamında, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara (ihbar tazminatı) ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 3/1. maddesinde; “(1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır…” denilmiş, “Görev” başlıklı 5. maddesinde; İş mahkemelerinin; a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemi adamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara, c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işlere bakacağı hükme bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, 667 sayılı KHK ile kapatılan …….Tıp Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi’ne bağlı …….Hastanesi’nde şoför olarak çalışmaktayken iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinden bahisle ödenmeyen işçilik alacaklarının ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun, 2016 yılı ile ilgili sadece ilk 3 aya ilişkin defterler mevcut olduğundan sonraki aylarda ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilemediği gerekçesiyle reddine ilişkin işleminin iptali ve işçilik alacaklarının hesaplanarak ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda sözü edilen 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum ve kuruluşlar aleyhine 17/08/2016 tarihinden önce açılmış olan davalarda verilen dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı üzerine, davacının belirli bir süre içerisinde idareye başvuracağı ve bu başvuru sonucu tesis edilen işlemin iptali için idari yargı yerinde dava açacağı açıkça belirtilmiş olmasına karşın, aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 17/08/2016 tarihinden sonra açılmış olan davalarda ise dava şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verileceği ve bu davanın özellikle idari yargı yerinde açılacağının belirtilmemiş olduğu açıktır.

Olayda, bakılan bu davanın da 17/08/2016 tarihinden sonra 06/03/2021 tarihinde açıldığı ve davacının işçi statüsünde olması, talep edilen alacakların iş mevzuatından kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 26/11/2018 tarihli, E:2018/679, K:2018/744 sayılı ve 25/03/2019 tarihli, E:2019/107, K:2019/193 sayılı kararları da bu yöndedir.

Bu durumda, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yönünde verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun kabulüne, Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesi’nce verilen 07/04/2021 tarih ve E:2021/280, K:2021/659 sayılı “davanın süre aşımı nedeniyle reddine” ilişkin kararın kaldırılmasına, yukarıda aktarılan hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, verilecek yeni kararda Mahkemece hüküm altına alınacağından istinaf yargılama giderleri hakkında bu aşamada ayrıca hüküm kurulmasına gerek olmadığına, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca temyiz yolu kapalı olmak üzere (kesin olarak), 02/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan

34641

Üye

37989

Üye

107220

A/D

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment