HAYAT SİGORTASI- SİGORTALININ HASTALIĞININ BİLDİRMEMESİ-SÖZLEŞMEDE İRADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN BULUNMAMASI
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/7007
K. 2014/6591
T. 29.4.2014
6762/m.1321
ÖZET : Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Genel olarak hayat sigortalarında bir kimsenin hastalığı,nihai olarak sigortacının taşıdığı rizikoyu arttıran bir husustur. Sigortacı bu durumda ya hiç sigorta sözleşmesi yapmamakta ya da daha ağır şartlarla sigorta sözleşmesi yapmaktadır. Davaya konu kredi hayat sigorta sözleşmelerinde asıl amaç sigorta ettirenin bir ihtiyacının karşılanması olmayıp, bankanın kredi verdiği kişinin ölüm nedeniyle krediyi geri ödeyememesi nedeniyle maruz kalacağı riskin teminat altına alınmasıdır. Somut olayda Tüketici kredi sözleşmesinde müteveffanın hayat sigorta yaptıracağının düzenlenmiş olması ve kredi sözleşmesinin yapıldığı banka şubesi tarafından düzenlenen kredi hayat sigortaları başvuru formunun matbu olarak düzenlenerek müteveffanın kimlik bilgileri dışında diğer kısımların doldurulmamış olması da değerlendirildiğinde sigorta ettirenin ihtiyaçlarından ziyade kredi veren kurumun, bankanın ihtiyaçları ve zorlaması ile ortaya çıkan bir sözleşme söz konusu olduğundan sözleşmelerde görülen irade özgürlüğü bulunmadığı, ayrıca eksik beyanda bulunulması halinde sigortalının hangi yaptırımlara maruz kalacağının kendisine bildirilmemesinin bilgilendirme yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmeksizin davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkillerinin murisi olan A.’ın, vefatından bir süre önce … Bankası A.Ş ile 2 adet tüketici kredisi sözleşmesi imzaladığını, bankadaki görevlinin tüketici kredisi verilirken bu kredilere ilişkin 2 adet hayat sigortasının düzenlediğini, ilk poliçenin 28.05.2008, ikinci poliçenin de 11.06.2008 tarihinde başladığını, A.’ın kronik böbrek yetmezliği hastası olduğunu ancak hastalığını saklaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, hastalığını banka görevlilerinin de bildiğini, A.’ın 27.12.2008 tarihinde organ nakli için operasyon geçirdiğini, ancak ilerleyen günlerde enfeksiyon kaptığını ve 14.01.2009 tarihinde vefat ettiğini, vefatı sonrasında eşi ve mirasçısının kredi bedellerinin ödenmesi için davalı sigorta şirketine başvurduklarını, ancak davalının talebi, müteveffanın böbrek hastalığının sigorta sözleşmesi yapılırken kendilerine bildirilmediğinden beyan yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle reddettiğini, müteveffadan sağlık taraması ya da sağlık durumuna ilişkin belge istenmesi yönünde bir istekte bulunulmadığını, bu konuda hiçbir soru sorulmadığını, davalının gerekli araştırma ve incelemeleri yapma yetkisinin olduğunu,davalı sigorta şirketinin prim farkını isteyerek ya da o oranda düşme yaparak ödeme yapabilecekken poliçe bedelini geri ödemeden cayma hakkını kullanmasının iyi niyetli bir davranış olmadığını, A.’ın ölüm sebebinin de kronik böbrek yetmezliği olmadığını, geçirdiği operasyon sonrasında kapmış olduğu enfeksiyon nedeniyle vefat ettiğini, gerçekleşen bu rizikonun bildirim yükümlülüğünün ihlali ile bir bağlantısının bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 7.500,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ve ayrıca müvekkillerinin dava sonuçlanana kadar ödeyecekleri kredi miktarlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; Kredi Hayat Sigorta Başvuru Formunda sigorta ettirenin hastalığını beyan etmediğini, dolayısıyla … … numaralı poliçe kapsamında sigorta ettirenin Hayat Sigortası Genel Şartları’nın C.2.2 maddesi uyarınca beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu durum karşısında müvekkilinin yasal cayma hakkını kullandığını,savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların murisi A.’ın Kredi Hayat Sigortaları Başvuru Formunun “Sağlık Beyanı” başlıklı maddesinde “Halen tedavi, tetkik, doktor takibi veya ilaç kullanımı gerektiren bir sağlık sorununuz var mı ya da herhangi bir maluliyet, yaralanma veya kronik hastalıktan muzdarip misiniz ( cevabınınz evet ise lütfen açıklayınız, ameliyat, patoloji ve son kontrol raporlarını forma ekleyiniz )” ibarelerini içeren Soru altındaki “evet” ve “hayır” seçeneklerinin işaretlenmediği, poliçenin düzenlendiği 11.06.2008 tarihinde muris A.’da kronik böbrek yetmezliği hastalığı olduğu, sürekli ayaktan periton dializi uygulanan kişinin ölümünün böbrek nakli sonrası gelişen enfeksiyon ve komplikasyonları sonucu olduğu, ölümü ile hastalığı arasında illiyet bağının bulunduğu,, davalının cayma hakkını kullanmasında haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Genel olarak hayat sigortalarında bir kimsenin hastalığı,nihai olarak sigortacının taşıdığı rizikoyu arttıran bir husustur. Sigortacı bu durumda ya hiç sigorta sözleşmesi yapmamakta ya da daha ağır şartlarla sigorta sözleşmesi yapmaktadır. Davaya konu kredi hayat sigorta sözleşmelerinde asıl amaç sigorta ettirenin bir ihtiyacının karşılanması olmayıp, bankanın kredi verdiği kişinin ölüm nedeniyle krediyi geri ödeyememesi nedeniyle maruz kalacağı riskin teminat altına alınmasıdır. Somut olayda Tüketici kredi sözleşmesinde müteveffanın hayat sigorta yaptıracağının düzenlenmiş olması ve kredi sözleşmesinin yapıldığı banka şubesi tarafından düzenlenen kredi hayat sigortaları başvuru formunun matbu olarak düzenlenerek müteveffanın kimlik bilgileri dışında diğer kısımların doldurulmamış olması da değerlendirildiğinde sigorta ettirenin ihtiyaçlarından ziyade kredi veren kurumun, bankanın ihtiyaçları ve zorlaması ile ortaya çıkan bir sözleşme söz konusu olduğundan sözleşmelerde görülen irade özgürlüğü bulunmadığı, ayrıca eksik beyanda bulunulması halinde sigortalının hangi yaptırımlara maruz kalacağının kendisine bildirilmemesinin bilgilendirme yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmeksizin yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.