HAYVAN ALIM SATIMI NEDENİYLE DÜZENLENEN BONOYA DAYALI YAPILAN İCRA TAKİBİNİN İPTALİ- TASARRUFUN İPTALİ DAVASI

T.C.
G A Z İ A N T E P
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
3. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

ESAS NO : 2024/270
KARAR NO : 2024/662

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2023
NUMARASI : 2022/99 E., 2023/1094 K.
DAVACI : M.YEŞİLKURT
VEKİLLERİ : Av. SELİM HARTAVİ
Şair Nabi Mah. Cumhuriyet Cad. 171 Sk. 1/1  Haliliye/ ŞANLIURFA
DAVALILAR : 1-MEHMET ALİ A.
2 -FETHİ A.
: 3-HACİ Ö.
DAVANIN KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
İSTİNAF KARARININ
TARİHİ : 17/05/2024
YAZIM TARİHİ : 17/05/2024

Davalı Mehmet Ali A. vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile yukarıda tarih ve sayısı gösterilen mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılması talep edildiğinden, istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, gereği düşünüldü;

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Şanlıurfa 1. İcra Müdürlüğünün 2016/7379 E. sayılı icra takip dosyası ile 10/11/2014 vade tarihli, 44.000,00 TL bedelli, Şanlıurfa 1.İcra Müdürlüğünün 2016/7377 Esas sayılı icra takip dosyası ile 01/03/2014 vade tarihli, 47.500,00 TL bonoya bağlı alacağın tahsili amacıyla borçlu Hacı Ö. aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalının bonoya bağlı 91.500,00 TL bedelli alacağını, Mehmet Ali A. ile Fethi isimli şahıslara Hacı Ö. adında bulunan 5 yıl süre ile satılamaz şerhi bulunan Şanlıurfa İli, Merkez İlçesi, Yenice Mahallesi, 4522 ada 22 parsel sayılı taşınmazın cebri icra yoluyla satışını engellemek maksadıyla 14/05/2013 tanzim, 05/01/2014 vade tarihli, 100.000,00 TL’lik muvazaalı bono tanzim ederek bonoya dayalı olarak Mehmet Ali A. tarafından Hacı Ö. ile Fethi Y. aleyhine 29/01/2015 tarihinde Şanlıurfa 4.İcra Müdürlüğünün 2015/996 esas sayılı icra takibine geçildiğini, takibin muvazaalı olduğunu, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bononun varlığının tek başına alacağın mevcudiyetini göstermediğini, bonolara özgü seçimlilik unsurlarından birinin de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik bedel kaydı olduğunu, taraflar arasında alacak borç ilişkisine dayanmayan bono ile buna bağlı başlatılan icra takibinin muvazaalı olduğunu, muvazaalı icra takibinde taşınmazın değerinin düşük belirlendiğini, kıymet takdirinde 64.078,00 TL değer biçildiğini, bu değerin piyasa şartlarına göre çok düşük olduğunu, ne varki tarafların kendi aralarında anlaşmalı olmaları nedeniyle düşük olarak belirlenen kıymet raporuna itirazlarının da bulunmadığını, gerçekte alacak borç ilişkisine dayanmayan 100.000,00 TL tutarındaki bono ile bu bonoya dayalı olarak Şanlıurfa 4.İcra Müdürlüğünün 2015/996 esas sayılı icra takip dosyasının muvazaalı olup 6098 sayılı TBK’nun 19. maddesi gereğince geçersiz olduğunu belirterek taraflar arasında gerçekte borç ilişkisine dayanmayan 14/05/2013 tanzim, 05/01/2014 vade tarihli, 100.000,00 TL’lik muvazaalı bonoya dayalı Şanlıurfa 4.İcra Müdürlüğünün 2015/996 esas sayılı muvazaalı icra takibinin iptalin talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı Fethi Yükalan cevap dilekçesinde özetle; kendisi ile Hacı Ö.’ın hayvan pazarında hayvan alım satımı ile ilgili ortaklığının bulunduğunu, alım satımda Mehmet Ali A.’a borçlandıklarını, 100.000 TL senet düzenlediklerini, senet düzenlendikten bir süre sonra kendi hissesi üzerine düşen borcu ödediğini, elden alacaklıya borcunu ödediğini, ortağı olan Hacı Ö.’ın borcunu ödeyip ödemediğini, bilmediğini, çünkü Hacı Ö.’ın iflas ettiğini, ortaklıklarının bittiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Mehmet Ali A. vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafından sahip olması gereken davacı sıfatının bulunmadığını, davacı M. Yeşilkurt adına düzenlenmiş bonoların keşide tarihleri 24/06/2013 ve 11/11/2013 tarihleri olduğunu, müvekkilinin lehine düzenlenmiş bononun ise keşide tarihi 14/05/2013 ve vade tarihi 05/01/2014 olduğunu söz konusu her üç bononun da düzenlenme tarihlerine bakıldığında ilk düzenlenen bononun müvekkili Mehmet Ali A.. adına düzenlenmiş olan bono olduğu aşikar olduğunu, ayrıca davacı adına düzenlenen bonoların vade tarihleri 2014 yılı olduğu halde 2016 yılında icra takipleri başlatıldığını, muvazaa iddiası yersiz ve mesnetsiz olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “…Dosya arasında mevcut bulunan Şanlıurfa 1.İcra Müdürlüğünün 2016/7379 Esas sayılı dosyasında 14/06/2016 tarihinde yapılan fiili haciz sırasında haciz tutanağında davalı borçlu Hacı Ö.’ın hacize kabil malına rastlanılmadığına dair beyanda bulunduğu bu kapsamda haciz tutanağının İ.İ.K 105. Maddesin de aciz vesikası niteliğinde dikkate alınması gerektiği ve işbu dava şartının davacı tarafça sağlandığı tespit edilmiştir. Diğer taraftan davalı Mehmet Ali A. tarafından diğer davalılar Fethi Y. ve Hacı Ö.a yönelik Şanlıurfa 4.İcra Müdürlüğünün 2015/996 esas sayılı dosyasında kambiyo senedine mahsus olarak başlatılan takibin muvazaalı olduğuna dair davacı tarafça iddiada bulunarak bu kapsamda tasarrufun iptali talep edilmiş ise de takibe konu bononun davacı tarafından alacağına konu bonolardan daha evvel 14/05/2013 tarihinde düzenlendiği yine davalı Mehmet Ali A.’ın sosyal ve ekonomik durumlarının tespitine dair dosyaya sunulan kolluk tutanağı adı geçen davalının yıllık geliri kapsamında Şanlıurfa 4. İcra Müdürlüğünde takibe konulan bono yönünden 100.00 TL bedel borcu verebilecek ekonomik gelire sahip olduğu kanaatine varılmış davalılar arasında tasarrufun iptaline konu olan bononun muvazaalı biçimde hazırlandığına ilişkin davacının iddiasını usulüne uygun deliller ile ispatlayamadığı yine davalıların kötü niyetle hareket ettiğine dair davacı tarafından sunulan ve bildirilen deliller kapsamında herhangi bir emarenin mevcut olmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BAM KALDIRMA KARARI
Gaziantep BAM 17. H.D.’nin 07/12/2021 tarih ve 2019/2334 E., 2021/1880 K. sayılı ilamında özetle; “…Mahkemece, tasarruf tarihinin takibe konu bononun keşide tarihinden önce olması ve davalı Mehmet Ali A.’ın 100.000TL bedelli senet verebilecek ekonomik durumda olması nedeniyle ret kararı karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve delil durumuna uygun düşmemektedir. Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğmuş olması dava ön koşuludur ve mahkemece re’sen araştırılır. Somut olayda, takibe konu bononun tanzim tarihi 24/06/2013 olup, takibi akim bırakmak amacıyla tanzim olunduğu iddia olunan bononun tanzim tarihinin( 14/05/2013) takibe konu bononun tanziminden önce olması gerekçesiyle ret kararı verilmiştir. Bononun keşide tarihi itibarıyla iptali istenen tasarruftan sonra düzenlendiği anlaşılmakta ise de, bonoların her zaman geriye yönelik olarak tanzim edilebileceği gözetilerek 100.000TL bedelli bononun gerçekten tasarruftan sonra doğmuş bir borç ilişkisinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, bonoda bedeli malen ahzolunmuştur yazılı olması nedeniyle hayvanların gerçekten teslim edilip edilmediği, davacı alacaklı ile davalı borçlu arasındaki alacak-borç ilişkisinin başladığı, yani borcun gerçek doğum tarihi tespit edilip, borcun tasarruftan önce doğmuş bulunması ön koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalı, borcun tasarruftan önce doğduğu anlaşıldığında iptal koşullarının incelenmesine geçilmeli, borcun tasarruftan sonra doğduğunun tespiti halinde ise sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlarda eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, HMK’nın 184.maddesi gereğince mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkarılacak davetiyede belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir (m186/1). Sözlü yargılamada mahkeme, tarafların son sözlerini sorar ve hükmünü verir (m186/2). Hakim, Türk Hukukunu re’sen uygular (m33). Mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun emredici düzenlemelerinin gereğini yerine getirmek zorundadır (HGK, 2013/802E.,, 2013/347K.) Davacı vekili tarafından, 08/12/2018 tarihli son duruşmaya mazeret dilekçesi gönderilmiş olup, mahkemece mazeret hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeden yokluğunda davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuş bu hususlarda yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle mahkeme kararı kaldırılmıştır.

V. KALDIRMA KARARI SONRASI VERİLEN KARAR
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile davalı Hacı Ö. tarafından 14.05.2013 tanzim tarih, 05.01.2014 vade tarih, 100.000,00 TL bedelli bono ile davalı Mehmet Ali A. lehine yapılan tasarruf ile bu bonoya dayalı olarak başlatılan Şanlıurfa 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/996 Esas sayılı icra takibinin iptaline karar verilmiştir.

VI. İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Mehmet Ali A. vekili süresi içerisinde istinaf yoluna başvurmuştur.

B.İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, senet konusu olan hukuki ilişkinin ispatı için tanıkların dinlenilmesi gerektiğini, satım sözleşmelerinde mal teslimi ile bedelin ödenmesinin aynı anda yapılmış sayılacağına dair yasal karinenin mevcut olduğunu, davacı karinenin aksini iddia ettiğinde bu durumu ispat etmesi gerektiğini, bu nedenle mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Değerlendirme ve Sonuç
1. Dava, davalı Hacı Ö. tarafından 14.05.2013 tanzim tarih, 05.01.2014 vade tarih, 100.000,00 TL bedelli bono ile davalı Mehmet Ali A. lehine yapılan tasarrufun İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince, aksi halde TBK’nın 19. maddesi gereğince muvazaalı olduğu iddiası ile bu bonoya dayalı olarak davalı Mehmet Ali A. tarafından diğer davalı Hacı Ö. aleyhine başlatılan Şanlıurfa 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/996 Esas sayılı icra takibinin iptali istemine ilişkindir.
2. Davacı kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, TBK’nın 19. maddesine dayalı olarak bir dava açabilir. Yapılan yargılama sonunda dava konusu takibin muvazaalı olduğunun anlaşılması halinde İİK’nun 283.maddesinin kıyasen uygulanarak, anılan takip dosyasının alacaklısının yaptığı tahsilatların davacıya iadesi gerekeceği gibi davacının haciz sırası da değişecektir. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören üçüncü kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Üçüncü kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir.
3. Belirtmek gerekir ki, davalılar arasındaki tasarruf her zaman düzenlenebilir nitelikteki bir belgeye dayanmaktadır. Ayrıca davacı, her iki davalı arasındaki bono verilmesine neden olan hukuki işlemin tarafı olmadığından, davalılar bonoya dayalı alacağın varlığını ispatla yükümlüdürler.
4. Somut olayda, iptali istenen icra takibinin dayanağı 14.05.2013 tanzim, 05.01.2014 vade tarihli, 100.000,00 TL bedelli bono olup, bono metninde bedelin malen ahzolunduğu ifade edilmiştir. Buna göre bonoya dayanak işlemin tarafların bononun temelindeki ticari ilişkiyi yazılı delillerle ispatlamaları gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince verilen süreye rağmen buna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı gibi ispat şartı da gerçekleşmemiştir. İstinaf kaldırma kararından sonra yapılan kolluk araştırmasının eldeki davada ticari ilişkiyi ispatlar fonksiyonu bulunmamaktadır. Buna göre iptali istenen takibe dayanak alacağın gerçek bir alacak olduğu davalı tarafça ispatlanamadığından ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
6. Bu itibarla davalılar vekili tarafından yapılan istinaf itirazları yerinde görülmemiş olup başvurunun HMK’nın 353/1-b,1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

VII. KARAR
Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1. İncelenen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Mehmet Ali A.ş vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE.
2. Alınması gereken 6.250,36 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.963,6‬0 TL’ nin mahsubu ile eksik kalan 4.286,76 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3. İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4. Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5. Gider avansından harcanmayan kısmın talep halinde yatırana iadesine dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi. 17/05/2024

Başkan
Üye

Üye

Katip

M.E.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment