KADASTRO TESBİTİNDE SINIRLARIN YANLIŞ ÖLÇÜLMESİ NEDENİYLE OLUŞAN TAPU KAYDINDA HATANIN DÜZELTİLMESİ
T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/6258
K. 2001/7308
T. 30.10.2001
3402/m.41
ÖZET :Tapuya dayanılarak açılmış tapu iptali ve tescil davasında, davanın yanlış nitelendirilmesi ve tersimat hatası gibi olaya uygun düşmeyen bir gerekçeyle davada red kararı verilmesi doğru değildir.
DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 2.8.1994 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.6.2001 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar, davalılara ait 58 parsel sayılı taşınmaz ile kendilerine ait 199 parsel sayılı taşınmazın müşterek sınırını oluşturan hendeğin kadastro sırasında yanlış ölçülmesi nedeniyle, dayanak tapu kaydı kapsamında kalan yerin davalılara ait taşınmaz kapsamında tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemişlerdir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazda 3402 Sayılı Yasanın 41. maddesi gereğince tersimat hatası bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından temyize getirilmiştir.
3402 Sayılı Yasanın 41 nci maddesi gereğince, kadastrosu kesinleşmiş taşınmaz mallarda vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamadan doğan fenni hataların düzeltilebileceği öngörülmüştür. Somut olayda, 3402 Sayılı Yasanın 41. maddesi gereğince açılmış bir dava sözkonusu değildir. Dava, tapuya dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davasıdır. Bu çerçevede taraflardan delilleri sorulmalı, taraflara ait taşınmazların dayanak tapu kayıtları ile komşu parsellere ait dayanak tapu kayıtlarının ilk tesis tarihinden itibaren tüm geldileri ile birlikte getirtildikten sonra dava konusu taşınmaz başında uygulamalı keşif yapılarak öncelikle nizalı kısmın değeri belirlenerek görev konusu halledildikten sonra kayıt ve belgeler yerel bilirkişiye uygulattırılmalı, bildirilen tanıklar taşınmaz başında dinlenmeli, fen bilirkişisine denetime elverişli rapor düzenlettirilmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir iken dava yanlış nitelendirilerek olaya uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 30.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.