KEFİLİN OKUMA YAZMA BİLMEMESİ- KEFALET SÖZLEŞMESİNDE KEFİL OLUNAN MİKTARA İLİŞKİN KEFİLİN DIŞINDAKİ BİRİNİN EL YAZISIYLA YAZILMASI
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/100
KARAR NO : 2023/255
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2022
NUMARASI : 2022/26 Esas 2022/478 Karar
DAVACI : MUSTAFA
VEKİLİ : Av. SELİM HARTAVİ
DAVALI :….. TÜKETİCİ FİNANSMAN A.Ş.
VEKİLİ : Av.
İHBAR OLUNAN : ………….OTOMOTİV SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av.
DAVA TÜRÜ : Tüketicinin Açtığı Menfi Tespit
İstinaf Yoluna başvuran(lar)
DAVALI : …… TÜKETİCİ FİNANSMAN A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
VEKİLİ : Av.
TALEP KONUSU : Mahkeme Kararının Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 24/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/01/2023
Adana 3. Tüketici Mahkemesi’nin 19/10/2022 tarih ve 2022/26 Esas 2022/478 Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE :
Davalı banka ile dava dışı Ece D…’a 02/11/2015 tarihinde kullandırılan 76.686,87 TL bedelli T…… Finansman Tüketici Kredi Sözleşmesinde vekil olan Mustafa D. adi kefil olarak gösterildiğini, davalı tarafça söz konusu kredinin tahsil edilememesi üzerinde kredi borçlusu Ece D. ile adi kefil Mustafa D. hakkında Adana 1.İcra Müdürlüğünün 2018/7105 Esas sayılı takip dosyasıyla vekil eden hakkında icra takibi başlatıldığı, dava konusu tüketici kredi sözleşmesinde adi kefil olarak gösterilen Mustafa D….’nın okuma yazma bilmediğini, söz konusu kredi sözleşmesine bağlı kefalet sözleşmesinde ise “her nasılsa davalı finans kurumu çalışanlarının veya üçüncü şahıslara ait el yazısıyla “işbu kredi sözleşmesine 76.686,87 TL’ye kadar adi kefilim” şeklinde kayıt konulduğunu, kefalet sözleşmesinin geçirlilik koşullarından olan kefalet miktarının ve kefalet tarihinin kefilin el ürünü olması gerektiğini, sözleşmeye yazılan yazının banka personeli veya üçüncü şahıslar tarafından elle yazılmış olma ihtimalinin yüksek olduğunu, davalı tarafça hukuka aykırı olarak vekil aleyhine başlatılan icra takibinde borçlu olmadığının tespitine, ve alacaklı olmadığı halde icra takibi yapan davalı …….. Finansman A.ş’nın haksız ve kötü niyetli dava açması nedeniyle 2004 sayılı İİK M. 72 gereğince talep olunan alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatınına mahkum edilmesini, vekalet ücretinin ve yargılama giderinin davalı tarafa hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE:
Müvekkili banka ile borçlu arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, davalını ilgili kredi sözleşmesi hükümlerine aykırı davranarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini beyan etmekle, bu nedenle Adana 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/17383 E sayılı dosyası ile rehin takibi başlatıldığını, davacı tarafından okuma yazma bilmediğini iddia etmesi ile işbu kredi sözleşmesine kefil olmasına engel bir durum taşımadığını, davacının tam ehliyetli bir birey olduğunu, işbu sözleşmenin getirdiği sorumluluklarının farkında olduğunu, mahkemeyi yanıltmak ve salt alacakların alacağını geciktirmeye müteallik bu iddialara ilişkin davacı-borçlu herhangi bir delil sunmadığı, davacının iddiaları hiçbir maddi gerçeğe dayanmamakta olup, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI :
“Davanın KABULÜNE, davacının Adana 1. İcra Müdürlüğü ‘ nün 2018/7105 Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davacının yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Her ne kadar davacı yan okuryazar olmadığından bahisle kefaletin geçersiz olduğunu öne sürmüşse de; davacının vekiline çıkarttığı ve dava dosyasına sunulan Adana 6. Noterliğinin 27/12/2016 Tarih 34940 Yevmiye nolu vekaletnamesinde, vekaletnamenin onaylama şeklinde düzenlendiği ve vekaletnamede davacının okuryazar olduğunun yazıldığı ve davacının imzasının da vekaletnamede yer aldığı açıkça görüldüğünü, dolayısıyla davacı yanın okuryazar olmadığı, sözleşme metninde yer alan el yazısı ve imzanın kendisine ait olmadığı iddiaları ile kefalet miktarı ve tarihinin banka personeli ya da üçüncü şahsılar tarafından yazılmış olma ihtimalinin olduğu yönündeki asılsız ithamlarının gerçek dışı olduğu sübuta erdiğini, davacı yanın gerçek dışı iddia ve ithamlarla borçtan kurtulmaya çalışarak bunun yanında bir de kötü niyet tazminatı ödemesini talep ettiğini, davacı yanın okuryazar olduğunun açıkça belli olmasına ve davayı borçtan kurtulmak için kötü niyetli olarak ikame etmiş olmasına rağmen davacının davasının yerel mahkemece “icra takibindeki asıl borçlu hakkında aciz belgesi alınmadığı” gerekçesi ile kabul edilmiş ve davacının borçlu olmadığına karar verildiğini, işbu kararın yasa ve usule açıkça aykırı olduğunu zira yargılamanın hiçbir safhasında davacı yan tarafından bu hususun öne sürülmediğini, bu durumun hem iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına hem de taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiğini öne sürmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, Tüketici kredicisinden kaynaklanan alacağın tahsili istemi ile davalı tarafından dava dışı asıl borçlu ile birlikte davacı kefil hakkında başlatılan icra takibinden dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen de kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmış olup, İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
6502 sayılı Yasa’nın 4/6. maddesinde “Tüketici işlemlerinde, tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatlar, her ne isim altında olursa olsun adi kefalet sayılır.” düzenlemesi mevcuttur. Adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça, kefili takip edemez (TBK m. 585/1).Bu hükümle yasa koyucu alacaklının asıl borçluya başvurmadan kefile başvurmamasını amaçlamıştır. Alacaklı asıl borçluya başvurup, alacağını tahsil edemediği takdirde kefile başvurup alacağının tahsilini isteyebilecektir.
Somut olayda; dava dışı asıl borçlu Ece D. a kefil olan davacı tarafça farklı hukuki nedenlere dayalı olarak açılan davada ilk derece mahkemesince davacı alacaklının öncelikle dava dışı asıl borçluya müracaat ederek borcunu tahsil etme yoluna gitmesi gerektiği, asıl borçlunun borç ödemekten aczi halinde kefile müracaat edilebileceği, davacı bankanın davalı kefilden henüz alacağını talep etme hakkının yasal olarak doğmadığı, kanunun emredici hükmü karşısında davacının menfi tespit davası açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmaması ve ayrıca davacı banka tarafından istinaf başvurusunda öncelikle bu yönlü iddianın öne sürülmediği halde mahkemece savunmanın genişletilmesi şekliyle belirtilen yasa hükmüne dayalı olarak hüküm kurulduğu öne sürülmüş ise de emsal nitelikli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/5053-2021/3106 E-K ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 10/04/2017 tarih, 2017/4172 -4172 E-K kararlarında da açıkça belirtildiği üzere anılan yasal düzenlemenin emredici hüküm niteliğinde olup öne sürülmese dahi resen göz önünde bulundurulması gerektiği anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf istemleri yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin vermiş olduğu kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalının istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin İstinaf Başvurusu’nun HMK 353/1-b-1 md.si gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken istinaf karar ve ilam harcı olan 4.535,99 TL nispi harçtan peşin alınan 1.147,59 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.388,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında yapılan ve davacı gider avansından kullanılan 18,00 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, harç vb. işlemlerin 6100 Sayılı HMK’nın 302/5 ve 359/4 md. uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/01/2023
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARINA UL AŞMAK İÇİN