MENFİ TESPİT – SEHVEN YANLIŞ KİŞİYE KARŞI İCRA TAKİBİ YAPILMASI

T.C
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi

2020/3160 E. , 2020/4428 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın husumetten reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; elektrik borcu bulunduğundan bahisle davalı şirket tarafından aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı kurumun elektrik abonesi olmadığını, isim benzerliğinden dolayı hakkında icra takibi başlatılmış olabileceğini ileri sürerek; Kızıltepe İcra Müdürlüğü’nün 2012/3043 E. sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece; ön inceleme duruşması yapılmaksızın, davaya konu abonelik başlangıç tarihinin 01/01/1983, davacının ise 1984 doğumlu olduğu, davalı kurum tarafından sehven yanlış kişiye icra takibi yöneltildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının Kızıltepe İcra Müdürlüğü’nün 2012/3043 E. sayılı takip dosyasına borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 19.04.2018 tarih ve 2016/14434 E. – 2018/4289 K. sayılı ilamı ile, “…Somut olayda ise, mahkemece; dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiş ise de cevap süresi beklenilmemiş, ön inceleme tutanakları hazırlanmamış, usulüne uygun bir ön inceleme yapılmamış, böylece yukarıda belirtilen HMK’nın 118 vd. maddelerinde açıklanan yazılı yargılama usulüne uyulmadan dosyada bu haliyle hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. O halde mahkemece yapılacak iş; öncelikle HMK md. 118 vd. göz önünde bulundurularak usulüne uygun bir yazılı yargılama yapmak , tarafların tüm delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, tüm bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle , tarafların hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…” gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacı tarafın yargılama aşamasında taraf değişikliği isteminde bulunduğu, davacının taraf değişikliği talebinin HMK’nın 124. maddesi bağlamında kabul edildiği; menfi tespit davalarında, icra takibinde alacaklı olarak görünen kişinin davalı, borçlu olarak görünen kişinin ise davacı sıfatıyla yer alması gerektiği, taraf değişikliği sonrası davalının …, takip alacaklısının ise DEDAŞ olduğu, husumetin yanlış kişiye yöneltildiği gerekçesiyle; davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde kabul edilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bu anlamda, defi değil itiraz niteliğinde olup; taraflarca süreye ve davanın açılmasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsa bile mahkemece resen nazara alınmalıdır. ( Kuru, Baki- Arslan, Ramazan – Yılmaz, Ejder : a.g.e.,s. 231-232 ; Üstündağ, Saim; Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s. 307)

Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 27.09.2012 tarih 28424 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 12.09.2012 tarihli 4019 sayılı kurul kararı ile Elektrik Piyasası Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükmü çerçevesinde, dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin dağıtım şirketleri tarafından 01/01/2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine ilişkin hazırlanan, “Dağıtım Ve Perakende Satış Faaliyetlerinin Hukuki Ayrıştırılmasına İlişkin Usul Ve Esaslar”ın kabul edilerek, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin 01/01/2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine karar verilmiştir.

Yukarıdaki karar çerçevesinde; her ne kadar Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi 01/01/2013 tarihli bölünme sözleşmesi ile Dicle Elektrik Perakende Satış A.Ş. olarak ayrılmış ise de, tedarikçi konumunda olan dağıtım şirketi DEDAŞ ile pazarlayıcı konumunda olan perakende satış şirketi … abonelere karşı müştereken ve müteselsilen sorumludur.

Somut olayda; DEDAŞ tarafından davacı adına tahakkuk ettirilen fatura bedelinin tahsili amacıyla, Kızıltepe İcra Müdürlüğü’nün 2012/3043 E. sayılı takip dosyası ile davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı, icra takibi nedeniyle açılan iş bu menfi tespit davasında husumetin DEDAŞ’a karşı yöneltildiği, yargılama sırasında davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile taraf değişikliği isteminde bulunulduğu, mahkemece talep kabul edilerek davalı taraf olarak …’ın gösterildiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, icra takibinden ötürü menfi tespit istemiyle açılan iş bu davada, davalı …’ın pasif husumet ehliyetinin bulunduğu dikkate alınarak, işin esasına girilip, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile HUMK’nın 428. maddesi uyarınca hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. Maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 21.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment