YÜKLENİCİNİN ARSA SAHİBİNDEN ÇİZİM BEDELİNİ VE HAFRİYATI İSTEYEBİLMESİ İÇİN BUNLARIN ARSA SAHİBİNİN MALVARLIĞINDA SEBEPSİZ ARTIŞA NEDEN OLMASININ GEREKMESİ
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/3637
K. 2004/538
T. 9.2.2004
ÖZET : İstenebilecek olumsuz zarar,sözleşme yapılmamış olsa idi uğranılmayacak olan zararlardır ki güvenilen sözleşmenin kurulmaması yüzünden uğranılan zararları kapsar.
Yüklenici, arsa sahibinin mal varlığında artı bir değer yaratmışsa bu değerlerin iadesini sebepsiz zenginleşme hükümlerince talep edebilecektir. Yüklenicinin dava konusu yaptığı proje ve diğer masraflardan dolayı istemi de bu doğrultuda değerlendirilmelidir. Çizim bedeli olarak öngörülen bedeli yüklenicinin isteyebilmesi için bu projelerden arsa sahibinin gerçek bir yararı olması, yine ortada bir hafriyat varsa bununda arsa sahibinin mal varlığında sebepsiz zenginleşmeye neden olması gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı-k.davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı avukatı gelmedi. Davalı vekili geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Yanlar arasındaki 26.12.1995 günlü biçimine uygun düzenlenen sözleşmenin fesh edildiği çekişme konusu değildir. 14.8.2000 günlü bilirkişi raporuna göre bu fesihte, ruhsat alarak inşaata makul sürede başlamayan ve esasen mevcut üye sayısına göre sözleşmeyi uygulayabilme yeteneği bulunmayan davacı ve karşı davalı yüklenici kooperatif kusurludur.
Hal böyle olunca BK.106.maddesindeki seçimlik hakkını sözleşmeyi fesih doğrultusunda kullanan arsa sahibi sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan menfi ( olumsuz ) zararlarının tazminini yine aynı Yasanın 108.maddesine dayanarak isteyebilir.
Burada istenebilecek olumsuz zarar, sözleşme yapılmamış olsa idi uğranılmayacak olan zararlardır ki güvenilen sözleşmenin kurulmaması yüzünden uğranılan zararları kapsar. Somut olaydaki arsa sahibinin haksız toprak kaybına sebebiyet verilmesinden dolayı ( kazı ve hafriyat işlemleri ) istediği zarar bu kapsamda kalır. Kuşku yokki davacı yüklenici de dairemizin 26.4.2002 günlü bozma kararında da vurgulandığı üzere arsa sahibinin mal varlığında artı bir değer yaratmışsa bu değerlerin iadesini sebepsiz zenginleşme hükümlerince talep edebilecektir. Yüklenicinin dava konusu yaptığı proje ve diğer masraflardan dolayı istemi de bu doğrultuda değerlendirilmelidir. Burada önemli olan yüklenicinin gerçekten arsa sahibinin mal varlığında bir değer yaratıp yaratmadığının saptanmasıdır. Sorunu daha da somutlaştırmak gerekirse; bilirkişilerin raporda çizim bedeli olarak öngördükleri bedeli yüklenicinin isteyebilmesi için bu projelerden arsa sahibinin gerçek bir yararı olması, yine ortada bir hafriyat varsa bununda arsa sahibinin mal varlığında sebepsiz zenginleşmeye neden olması gerekir. Dosyada projeler olmamakla birlikte, projelerin ortak sayısı belirli bir yapı kooperatifi için düzenlendiği açık-seçiktir. Fesihten sonra arsa sahibinin bu projelerden yararlanması demek, aynı ortak sayısına ulaşmış bir kooperatifle yeni bir sözleşme yapma şansı bulması demektir. Keza, yine bilirkişi raporunda sözü edilen bir blokun hafriyatı bedelinin istenebilmesi de projenin uygulanabilme şansına bağlıdır. Hal böyle olunca gerek projelerde ve gerekse kazı işlemlerinde arsa sahibinin yararlanabileceğini kabul etmek hayatın olağan seyrine uygun düşmez. Mahkemece bu nedenle yüklenicinin proje çizim ve kazı işine ait talebinin reddi yerine bilirkişilerin soyut sözlerine bakılarak kabulü doğru olmamıştır. Ancak, yüklenicinin istek kalemleri arasında imar uygulaması masrafları da bulunduğundan ve bunların yapıldığının da dosya kapsamıyla sabit olduğundan, davacı yüklenici bu masrafların kendisince yapıldığını kanıtlayabilirse eskale edilmeksizin bulunacak imar masrafları hüküm altına alınmalıdır. O halde bilirkişilerden ek rapor alınarak imar masrafları ne ise bu miktar belirlenmeli, arsa sahibince açılan karşı dava da az yukarda ortaya konan olgular doğrultusunda değerlendirilip sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Somut olaya uygun düşmeyen bazı nedenlerle davaların yazılı şekilde sonuçlandırılması doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle kararın temyiz eden davalı-k.davacı arsa sahibi lehine BOZULMASINA, 375 milyon TL. duruşma vekalet ücretinin davacı-k.davalı yükleniciden alınarak, davalı-k.davacı arsa sahibine verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-k.davacıya geri verilmesine, 9.2.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.